2017 yılının Kasım
ayında Bulgaristan büyükelçimizin değişmesinden bu yana Türkiye’nin
Bulgaristan’da soydaşlarımıza yönelik politikalarında bir takım değişiklikler
var. Önceleri sadece seçim olduğu
zamanlar hareketlenen sivil toplum ve bürokrasi kademeleri son dönemde daha
aktif ve farklı bir çalışma içinde gibi görünüyor. Bunda büyükelçinin değişmesi
önemli bir etken elbette. Ancak görünen o ki Türkiye’nin de Bulgaristan’da
yaşayan Türklere yönelik politikalarında yeni bir yaklaşım var.
Anlaşılan o ki Türkiye
Bulgaristan’da siyaset yapan Türk siyasetçilerden ya da Türklerin oylarına
talip olan siyasi partilerden orada yaşayan insanlarımızın sorunlarının
çözümleri konusunda ümitli değil. O nedenle de siyaset dışındaki diğer
enstrümanlarla Bulgaristan’da bir takım hizmetlerde bulunmaya, insanlarımıza el
uzatmaya çalışıyor. Bu çalışmaların neler olduğu konusuna şu aşamada
girmeyeceğim ama benim ve camiadaki aklıselim birçok insanın yıllardır
savunduğu şey buydu; yani Bulgaristan’da siyasetin orada yaşayan Türklerin
sorunları için özellikle son yıllarda bir çözüm mercii olmaktan çıkmış olması,
insanlara hizmetin siyaset değil sivil toplum kuruluşları, kamu kurumları,
bürokrasi, iki devlet arasındaki işbirliği gibi diğer araçlarla
yapılabileceğiydi. HÖH’ün yozlaşması ve halktan kopmuş olması, HŞHP ve DOST
partilerinin barajı aşamamaları ve meclise girememiş olmaları Türkiye’nin
strateji değişikliğinin en önemli sebepleri elbette. Ancak ben büyükelçilerin
de bu konularda önemli rolleri olduğuna inanıyorum.
Bir önceki
büyükelçi ne yazık ki Türkiye’yi birçok konuda yanlış yönlendirdi. Bunun
yanında kimi davranışları ile de Bulgaristan devletinin tepkisini çekerek iki
ülke arasında soğukluğa sebep oldu. Öyle ki kimi davranışları ancak bir
müstemleke valisinin içinde bulunduğu ego ve ruh haline benzetilebilirdi. Çıkar
peşindeki kimi menfaatçiler tarafından kendisi çok sevilmiş olabilir ama genel
duruma bakarsak ne yazık ki bir önceki büyükelçi hem iki ülke arasındaki
ilişkilere hem de orada yaşayan insanlarımızın umutlarına zarar verecek bir
dönem yaşanmasına vesile oldu.
Türkiye
Bulgaristan’daki Türklerin siyasi başarıları için elbette destek olacaktır.
Ancak bunun için önce sosyolojik altyapıyı halkın menfaatine olacak şekilde
tesis edip toplumsal bir bilinç oluşturmak ve insanların özgürce milli-manevi
benliğine sahip çıkacağı ortamı sağlaması gerekiyor. Çünkü bu dönemde maalesef
orada siyaset yapan insanların büyük çoğunluğunun topluma hizmet için değil
kendi menfaatleri için çalıştığını görürsünüz. Bununla birlikte halkın oy verme
dinamiklerinin de genellikle özgür irade değil, geçim sıkıntısı, şantaj,
tehdit, seçim rüşveti gibi kısır antidemokratik uygulamalarla şekillendiğini
herkes bilir. Dolayısı ile Bulgaristan’da Türklerin sağlıklı bir siyaset
üretebilmeleri için önce halkın siyasilere korku, çaresizlik, mecburiyet gibi
sebeplerden değil, özgür iradeleri ile oy vermelerini sağlamak gerekir. Bu
sağlanırsa doğal süreç içerisinde çürük siyasetçiler ve siyasi partiler
temizlenecek, siyaset ancak o zaman halkın sorunlarını çözen, şahıslara değil
halka hizmet eden bir araç haline gelecektir.
0 yorum:
Yorum Gönder