İçimizde sızıyı yok edelim

2 Ocak 2011 Pazar |

Nurten Remzi

Saygıdeğer okuyucular, yine huzurunuzdayız. Kültür, eğitim ve sanat konularıyla ilgili size ulaşmak ayrıca bir heyecan, bir zevktir. Küçük, büyük ve daha büyük farklı farklı insanlara bilgi vermek, eğitmek ve kendini Türk bilen arkadaşlarımızın Anadilini geliştirmek için çabalarımızın olumlu sonuçları, ekibimizi mutlu eder.
Bulgaristanda Türkçe eğitim Osmanlı, Balkanlar’dan çekildikten sonra da devlet yöneticilerin azınlıklar politikasına göre az veya çok devam etmiştir. Memleketimizdeki Türk aydınları, baba ve annemiz Anadilimize her zaman duyarlı kalmış. Zengin dilimizi ve olağanüstü kültürümüzü koruyup geliştirmek için gereken önemi ve çabayı göstermişlerdir. Çok kötü dönemlerde bile başkalarını incitmeden, küçümsemeden, kırmadan, insani ve devlet kanunların çerçevesine sığınarak ailemizde zor şartlarda bile kendimizi, dilimizi, dinimizi, özelliklerimizi ve geleceğimizi koruyabilmemiz bizim büyük gururumuz oldu.
Bulgar deyince, Bulgar demektir. Kişi ve toplum, Bulgarcayı iyi bilmek ve konuşmak demektir. Bilmesi için de yeterince ve uygun bir şekilde eğitim almak demektir. Çingene deyince, Çingenece, Ermeni deyince, Ermenice, Rus deyince, Rusça… demektir. Türk deyince, Türkçe demektir. Türk ve Türkçe deyince, durum Bulgar ve Bulgarca gibi aynı olmalı, ama büyük bir Ama’sı var…Özellikle Türkçe eğitimin günümüzdeki durumuna göz atacak olursak durum son derece vahim olduğunu görmekteyiz. Günümüzde usul usul, kurnazca, kabalık olmadan, adım adım Anadilimizi öğrenememek ve unutmak için perde arkası varlıkların, düşünce, duygu, hareket, sinsilik, ilgisizlik veya önyargı ne yazık ki, hala yaşamakta. Hala Bulgaristan’da oturan bütün azınlıkların Anadilleri ile ilgili göz boyayan eğitim programları, oldukça uygun olmadığını biliyoruz, yaşıyoruz ve var denecek kadar vardır. Bir de bizi çok üzen bu konu ile ilgili sorunları çözmeye başlamak ve çalışmak isteyenler hala görünmemekte. Ne yazık ki, bizim Türkçe Anadilimizle de ilgili diğer azınlıklarda olduğu gibi Anadili ders kitaplarının hala basılmaması, değer taşıyan okuma kitaplarının tercüme edilmemesi, kitap, dergi, gazete yeterince çıkmaması ve Anadilimizi öğrenmek, korumak, yaymak ve geliştirmek için maddi, manevi, kanuni imkanlar da var denecek kadar var. Hakkımız olan Anadilimizi normal şartlarda öğrenmek için uygun olmayan eğitim programları ve azınlıklara iyi olmayan şartlar görünmektedir. Ayrıca ders kitapları yok, bilgi alacak kaynaklar da çok yetersiz. Bulgarlar, Bulgarca anadilini uygun şekilde ve doğal olarak okullarda öğrendikleri gibi, ülkemizde oturan hepimiz, resmi dilimiz Bulgarcayı öğrenmek için olan eğitim programları uygun, ama ek olarak hakkımız olan Anadilimizi öğrenmek için eğitim programları var diyebiliriz, ama yine var denecek kadar var. Anadili eğitim programları dışında daha çok olumsuzluklar var. Bir kıyaslama yaparsak haksızlık ve ayırımcılık yine ortada. Neden okullarda Bulgar çocukları, anadilini öğrendikleri gibi azınlıkların da çocukları Anadilini mecbur öğrenmesin? Neden bütün dersleri öğrendikleri gibi Anadili derslerini de dilekçe vermeden, okul müdürü, Anadili öğretmenleri, öğrenci ve velilere daha fazla iş ve uğraşı açmadan öğrensin? Neden diğer çocuklar gibi azınlıkların da çocukları, yoğun ve yorucu dersler bitince eve gitmesin, dinlenmesin, acıkmış karnını doyurmasın veya topla oynamaya gitmesin?
Bununla ilgili içimizde tükenmeyen ve daima var olan, ince, ama derin bir sızı, acı ve huzursuzluk hala var. Bunlar her zaman var olan gizli, kapalı, açık, görünmeyen, kapatılan veya örtülen ayırımcılığı yaşatıyor ve o sızıyı daha şiddetli yapıyor, çünkü günümüzde çocuk ve gençlerimiz Anadilini bilmiyor. Sanki bilmek de istemiyor. Anadilini bilmeyince kendi kültürünü de öğrenemiyor. Onun zenginliklerine dokunamıyor, değerini bilmiyor, tadını alamıyor. Bilinmeyen bir şey, ilgi çeker mi, değeri bilinir mi, sevilir mi? Bunlar bizleri, azçok bilgili olanları gün günden daha çok üzüyor. Bizleri bunlar, enerji, beyin, ruh ve fiziki gücümüzü anlamsız, artı, daha fazla emek, güç isteyen ve boş işlere sarf edercesine yıpratıyor. Her iki tarafa da, enerjimizi, beynimizi, gücümüzü ve zamanımızı daha anlamlı şeyler ve daha güzel yaşamamız için sarf etmek daha değerli ve anlamlı değil mi?
Bu eksikliklerden dolayı gün günden hakkımızı aramak için cesaret, güç ve hız alıp bulursak, insan haklarına aykırı olan şartlarda yaşamazsak, sızı eriyip gider. İstek ve amacımız bu eksiklikleri güzelliklerle tamamlamak, doğru ve barış yollarıyla çözmek ve olumsuzluklar yaratmadan iyi sonuçlara varmaktır.
Bizler, Şumnu Kültür Evi kurumu olarak, Mozaik dergimizle, düzenlediğimiz folklor, edebiyat, sanat ve müzik faaliyetlerimizle, yetersiz broşur ve kitap basını çalışmalarımızla, kitap dağıtımı uğraşılarımızla sizi memnun etmede elimizden geldiği kadar emek vermeye hazırız!
Hep beraber bilgili, tecrübeli, yetenekli, aydın ve başarılı kişilerden bilgi alalım, onları kendimize ve başkalarına tanıtalım. Medyalarımızın adres, telefon, WEB sitelerinden haberdar olalım. Çocuk ve gençlerimizin bilgi almaları için onları, kültür ocak ve kurumlarımıza yönlendirelim. Özel davet beklemeden ailece, ekipçe aslımıza has olan faaliyetlere daha aktiv katılalım. Herkes, az, ama uz, çıkarısız, beklentisiz maddi ve manevi desteklerde bulunalım. Damlaya damlaya göl olur. Düşünce, hayal, problem, başarı, isteklerimizi paylaşalım! Paylaşılan acı, yarım acıdır. Paylaşılan güzellik, iki kez daha çok artar. Anadilimizi çok güzel öğrenelim. Bulgaristan’da başarılı olmamız için Bulgarcayı da Bulgarlardan daha iyi öğrenelim. Sanat, müzik, edebiyat, tarih, folklor, spor, mutfak, insan ilişkileri, cömertlik, casaret, gurur, yardımseverlik, saygı, gelenek, bayram, şölen, törenlerimizi tanıyalım, öğrenelim, yaşatalım, tanıtalım. Gelecek nesillere daha ayrıntılı ve daha dolu maddi ve manevi zenginliklerimizle ilgili bilgi vermekte hep beraber olalım! Çirkin, cahilce yapılan dedikoduları yapmayalım veya onları geçip gidelim, onların seviyesine düşmeyelim. Özelliklerimizi, tarzımızın ayrıntılarını öğrenelim ve öğretelim! Bilgisi olmayan gençlerin ilgisizliğini aşmakta daha iyi çalışalım!
İnsan haklarımızı doğru yollarla aramaktan çekinmeyelim, korkmayalım. Insan olan herkesle birlikte insan olarak daha güzel yaşamamız için manevi değerlerimizi canlandırmak ve korumak için daha özverili ve daha fedakarlı olalım. Birlik olalım. Birlikten güç doğar. Huzurlu, mutlu ve başarılı olmak için çağdaş yaşamda hem maddi, hem manevi güçlü olmak hepimizin isteğidir, büyüklerimizin amacıdır, halkımızın değer, zenginliğidir.

01012011

0 yorum:

Yorum Gönder

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve AJANS BG'nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Мненията на редакцията и на автора/ите могат да не съвпадат.