Hoş Geldin ajansbg!
14 Ekim 2012 Pazar |
Bulgaristan Türkü 1984 yılından beri Türkçe gazeteye hasret kalmıştır. Demokrasi döneminin başlamasıyla bazı aralıklarla çıkarılmış olan Güven, Yeni Sabah, Hak ve Özgürlük gibi gazeteler de ihtiyacı hiçbir türlü karşılayamamıştır. Halen yayımlanmaya devam eden Zaman Bg gazetesine de nedense “bizim gazete” deyemedik. Türkçe basım konusunda şöyle veya böyle, havadan, sudan nedenlerle ışıksız bir tünele girmiş olduk. Bunun “suçlusu da yoktu” hani. Ama eli kalem tutanlarımızın elleri taş altında kalmış, hiç kimse bunun farkında olmak istemedi. Yazarlarımız, çizerlerimiz, kendi yapıtlarını kendileri okumak zorunda bırakılmıştır. 1950’nci yıllardaki “Lale devrimiz” döneminde herkesin gazete ve kitap okuması ön plana çıkartılmışken, sonrasında nerelere vardığımızı görmeyen, bilmeyen yok artık. Şimdi zavallı bir durumdayız maalesef! Bir taraftan, bize ön ayak olmuş ve olabilecek, Türkçe basım için bayraktarlık etmiş ve edebilecek adamları da yitirmiş olduk birer birer. Öksüzleştik yani. İyi ki, “babalar” gidince, “evlatlar” arasında bazı cesur yüreklilerimiz “biz varız” diyerek yüreklerimize serin su serpme savaşına giriştiler. Kurulan Edebiyat ve Kültür Derneklerimiz, Okuma Evlerimiz ve bu türden başka akımlar, düzenlenen etkinlikler taze bir nefes aldırmaya başlamışlardır.
Ben, şimdi sadece en son edinimimiz olan ajansbg’den söz etmek istiyorum. Nedir bu ajansbg?
Ne olduğunu bilenler var da bilmeyenler de var zannediyorum. Evet, Bulgaristan’da yeni çıkmaya başlayan Türkçe gazetemizden söz ediyoruz. İlk sayısı (Ağustos 2012, yıl 1, sayı 1) geç de olsa elimde. (Türkiye’ye gelmesi ve benim elime geçmesi tabi ki, geç olacak. Benim, oldukça gecikerek yazmam da bir başka “güzellik”(!?). Ama olsun!)
İlk sayı olarak gazeteye Hoş Geldin diyor ve saygılarımı sunuyorum. Okumaya susamış olarak gazeteyi bir hamlede süzmüş oldum. Beğendim de. Konuları rengârenk ve doyurucu. Tarafsız. Reklamsız. Bir bölgede sınırlı kalmamış. Memleketin dört bucağından tuzu, biberi var. Bulgaristan Adalet Federasyonu yayını olarak başkan Sezgin Mümin ve Remzi Hamdi Beylerin çabalarını kutluyorum. Genel Yayın Yönetmeni Nahit Doğu da dâhil elbet! Bundan böyle gazeteyi daha da iyileştireceklerine inancım tam. Ve bu iyileştirme sürecinde haklı-haksız tavsiyelerime kısmen uyarlarsa ne mutlu bana!
Bir: Gazetenin ismi neden ajansbg, anlayamadım ve bir anlam veremedim. Halkçı bir başlık gibi gelmedi bana.(Tabi ki, bu başlık atılsın demiyorum. Kalabilir diyorum. Zaten artık değiştirilmesi de imkânsız!). İki: Neden AJANSBG değil de ajansbg? En azından neden Ajansbg (büyük A) değil? Özel isimlerin küçük harfle yazılmasını bazı “modacılar” yutturmaya çalışsalar da göz göre göre hata olduğunu elbet anlayacaklardır. Kural kuraldır çünkü. Üç: Sözüm gazetenin tasarımcısına olsa gerek. Gazete yazıları iki tarafa (sağ-sol hizası) yaslanarak yazılır. Ve bu da bir kuraldır. Ama benim okuduğum ajansbg’nin tüm yazıları sadece sola hizalanmış. Yoksa ben mi hatalıyım? Dört: Gazetenin (x.) sayfası tek bir yazıdan ibaret. Bu bir öykü veya tefrika olsaydı, tamam derdim. Ama okuyucuyu tam sayfa heyecanda tutacak bir konu değil bu. Oku, oku bitmiyor. Çeyrek veya yarım sayfaya eyvallah! İki sayıda verilmesi de iyi olurdu. Yazarı benim büyük dostumdur ama hiç kimse beni yanlış anlamasın. Benim de bu formatta yazılarım olursa sakın bir sayfa dolusu olarak yayımlamayın. Gazetenin daha sevilesi olması için söylüyorum bunları.
Eh, göze çarpan bazı imla pürüzlerinden şimdilik söz etmeye gerek yok. Devamında neler olacağını bir görelim hele. Umarım, bu yazının size zararı değil, az da olsa yararı olur. Saygılarımla!
12.10.2012, İstanbul
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve AJANS BG'nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Мненията на редакцията и на автора/ите могат да не съвпадат.
Мненията на редакцията и на автора/ите могат да не съвпадат.
0 yorum:
Yorum Gönder