“Büzüğü sıkıysa” asimilasyonu...

1 Kasım 2012 Perşembe |


Bugün, Bulgaristan’da asimilasyon,- bunu altını çizerek yazıyorum- devlet politikası olarak hala sürdürülmektedir. Sürdürülmektedir, çünkü bu politikalara, Bulgaristan içinde örgütlü direniş, tepki verecek Sivil Toplum Örgütleri yoktur. Dışarıda olduğu gibi, içeride de sert tepki verilseydi, her bakımdan dışarıya bağımlı olan Bulgaristan’ın böyle asimilasyon politikalarına cüret etmesi imkansızdır.
Böyle örgütlere öncülük etmesi gereken, kendini geliştirmiş aydın kişiler olması gerekmez mi? Bırakın öncülük etmeyi Bulgaristan’da aydın sayılabilecek Türk asıllıların neredeyse tamamı asimile olup gitmektedir.
Örnek mi?
Bunlardan birisi azınlıklar konusunda kitapları da bulunan prof. İbrahim Tatarlı. Şaşırdınız değil mi? Bundan 7-8 sene önce İbrahim Tatarlı’ nın davetli olduğu bir konferansta, aynı profesörün torununun Türkçe konuşamadığını gördüğümde bende çok şaşırmıştım. Hatta kendisine “Dedenin anadili de olan Türkçeyi öğrenmen lazım” diye takılmıştım, o da “Öğreneceğim”diye söz vermişti. Fakat 2006 yılında yapılan HÖH (Hak ve Özgürlükler Hareketi) Genel Kuruluna misafir olarak katılan aynı torunu gördüğümde, kendisinde, Türkçe konusunda hiçbir ilerleme göremedim…
İzlenimlerime göre, bugün, Sofya’da yaşayan ve Türkçe yazıp çizenlerin neredeyse tamamı çocuklarıyla kısmen, torunlarıyla ise Türkçe konuşmamaktadır.
HÖH yöneticileri ve milletvekillerinin de durumu farklı değildir; bunların arasında çocukları veya torunları ile Türkçe konuşanların sayısı iki elin parmaklarını geçmez.
HÖH’ün 2006 ve 2010 Genel Kurullarınada aynı hareketin lideri Ahmet Doğan’ı izleme fırsatım oldu, aynı liderin gerek yöneticilerle, gerek delegelerle Türkçe konuştuğunu görmedim veya duymadım; ancak hakkını da yemeyeyim, Erol isimli birisine “a…k ağızlı” diye takıldığına tanık oldum…
HÖH, her seçimde sadece iki kelimeden oluşan birer Türkçe cümle kullanmaktadır; bu daha önceki seçimlerde “dört dörtlük”, en son seçimlerde ise “büzüğü sıkıysa” olan cümlelerden oluşuyordu.
Acı, fakat Bulgaristan gerçeği budur… Buna isterseniz“Stockholm sendromu” deyin, isterseniz başka bir şey… İsterseniz görünen tehlike karşısında deve kuşları gibi başınızıkuma gömün, isterseniz benim gibi isyan edin…
Sonuç olarak, bugün:
- Yıllar önce asimile edilen Müslüman Pomakların torunlarının bir kısmı, kendilerini Hıristiyan hissediyorlarsa…
- Kökeni Müslüman Pomak olan papazlar, Hıristiyan misyonerlik faaliyetlerinin öncüleri oluyorlarsa…
- İbrahim Tatarlı gibi Türkçe kitaplar yazmış bir profesörün torunları Türkçe bilmiyorsa…
- Yine Türkçe şiirleri veya çeşitli kitapları basılan yazarlar, çocukları ile kısmen, torunları ile ise tamamen Türkçe iletişim kuramıyorsa…
- Bulgaristan’da Türk asıllı olup, Başbakan yardımcılığı ve bakanlık yapmış birisinin çocuğu ile Türkçe iletişim kuramıyorsa…
-Seçmenleri genellikle Türk olan bir partinin başkanı,yöneticilerinin ve milletvekillerinin büyük bir kısmı Türkçeyi sadece yaşlıanne babaları ile, çocukları ile kısmen, torunları ile ise hiç Türkçe iletişim kuramıyorlarsa…
- Bulgaristan siyasi hayatı vitrininde bulunan- ister belediye başkanı, ister sivil toplum örgütü yöneticisi olsun- tüm Türk asıllıyöneticilerinin neredeyse tamamının çocukları Türkçe eğitim almamışsa veya almıyorsa…
- 1989 yılında Türkiye’ye göç edenlerin neredeyse % 50’si, 1985 yılında empoze ettirilen Slav- Hıristiyan isimlerini- resmi evrakta da olsa- hala taşımaya devam ediyorlarsa…
- Türkiye’ye göç etmiş veya sadece Bulgaristan’da yaşayıp hiçbir yere göç etmeyen bir kısım Türk asıllının kafalarına göç veya muhacirlik o kadar işletiliyorsa ve bunların bir kısmı kendilerini “Macır” diye bir etnik gruptan zannediyorsa…
-İstanbul, Bursa, İzmir ve Türkiye’deki diğer yerleşim yerlerindeki bir kısım “Macır” düğünlerinde birileri çıkıp ağzını aça aça “… momee gizdaavaaa…”diye şarkı söylüyorsa ve birileri de buna tempo tutuyorsa…
- Bulgaristan’da yaşayan genç yaştaki Müslümanların %90’ından fazlası Fatiha süresini dahi bilmiyorsa…
Bunlar, Bulgaristan’ın azınlıkları asimilasyon konusundaki devlet politikasının başarı hanesine yazılması gerekmez mi?...

YAZININ TAMAMI ajansbg GAZETESİNİN KASIM SAYISINDA

11 yorum:

Adsız dedi ki...

ELINE YUREGINE SAGILIK ALLAH HER SEYI GÖNLUNCE VERSIN.

Adsız dedi ki...

Cok guzel bir yazi. Tebrik ederim. Umarim gereken kisiler ve kurumlar da bu yaziyi okuyup, gerekli dersleri cikarirlar. Dedim ya, umarim....

Adsız dedi ki...

Hepsi doğru, fakat BG'de Türk ve Müslüman olarak toplumda yaşamak çok zor. TR'de veya başka ülkeden akıl vermek ise çok kolay. Sıkıysa burada yaşayın.

Adsız dedi ki...

Cesur yürek helala olsun bütün bu yazdıkların tek bir sebibi var Jivkovun asimilasyon politakalarını farklı strateji ile uygulayan ve türkleri temsil idda ettiğini söyleyen HÖH ve onun ajan yöneticileri türklere bu mezalimi uygulayanların ta kendileridir bunlar siyasi arenadan çekilmedikçe ve ya kovulmadıkça Türk ve Müslüman toplumun hali daha da perişan olacaktır.Onun için aklı selim olan bedeninde insan ruhu ve damarında insan kanı olan herkesi bu bozguncularr ile mücadeleye davet ediyorum.

grafaaa dedi ki...

Bu yazdiklariniz kismen dogru fakat 100 yili askin bir suredir bulgaristandaki turkler turkcesini unutmamis ama bir bakin almanyadaki turklere gencler iki kelime turkce cumle. Kuramiyor diyer bir yonden bakalim turkiyedeki kurtler cogu kurtceyi bilmiyor politikacilari dahil cogu mitinglerini hangi dille yapiyorlar turkceyle yani demek istedim her ulkede azinliklara karsi asimile politikasi var iradesi zayif olan asimile oluyor

Adsız dedi ki...

Yazılanlar doğru.biz kabahatı hep başka larında arıyoruz. elimizden geleni ise yapmıyoruz. şimdiye kadar ne türk dilini doğru konuşmaya öğrendik, ne kitap okuyoruz, ne gene türk dilinde çıkmaya başlıyan bir gazeteye, yahut gene dergiye arka dayak olabiliyoruz. yunanistan'da, veya Yugoslaviya'da doğup büyümüş olan müslümanlardan örnek almak zamanı çoktan gelip geçmiş.

Adsız dedi ki...

Durmuş ARDA Bey diğer zayılarınıyı olduğu gibi bu yazınızı gerçekten de taktir ediyorum. Bundan biz bütün Türkler ders çıkarmalıyız. Elimizden hiçbir şey gelmemiş bile olsa (ben gelmediğine inanmızorum) en azından kınayak, tartışarak başlayalım işe.

Adsız dedi ki...

Zeytinburnu Belediyesi bir belgesel filmi yapmis. Bu klipi her yere yaymak lazim. O klipte Ibrahim Tatarli konusuyor. Zaten tipinden belli komunist enternasyonalist terbiye gordugu, milli bilince sahip olmadigi, sadece Turklerin hakkini savunuyorum diye kitap yazmakla olmaz bu isler. hatta Turkce konusurken kendisini ifade etmekte zorlaniyor, aksanli konusuyor, konusurken dil surcmesi(hatasi) bile oluyor. Viedoda 43:15'inci dakikada "yogun soykirimi" diyor, oysa "yogun soykirim" demesi gerekiyordu, cunku "yogun" kelimesi sifattir.

komunist kafalari, bulgar ozentilerini ezip gececegiz. Yerine yeni Turkcu bir nesil yetisecek. TANRI TURKU KORUSUN!

http://www.zeytinburnu.bel.tr/Video/52/52.aspx

Adsız dedi ki...

bulgaristan türklerine "muhacir" demek hakarettir. çünkü "muhacir" arapça bir kelimedir. türkçedeki eş anlamlı karşılığı da "göçmen"dir. bakın türk dil kurumu nasıl açıklamış o iki kelimeyi:

muhacir Ar. muh¥cir sf. (muha:cir) 1. Göçmen: “Yolda uzun bir muhacir kafilesine tesadüf ettik.” -Ö. Seyfettin. 2. Hz. Muhammed'e uyarak Mekke'den Medine'ye göç eden.

göçmen sf. 1. Kendi ülkesinden ayrılarak yerleşmek için başka ülkeye giden (kimse, aile veya topluluk), muhacir: “Ama biz de yeni göçmeniz, hâlden anlarız.” -N. Araz. 2. Sıcak iklimli ülkelere giden (hayvan).

dikkat ettiyseniz "Kendi ülkesinden ayrılarak yerleşmek için "BAŞKA" ülkeye giden" diye açıklıyor. bulgaristan türkleri başka bir ülkeye gitmiyor, kendi vatanı olan türkiye'ye gidiyorlar. türkiye, yeryüzünde yaşayan bütün türklerin vatanıdır. bü yüzden de bulgaristan türklerine "göçmen" demek doğru değil. hem türkiye hem bulgaristan: ikisi de onların vatanıdır. "macır" kelimesi bulgaristan türklerine hakaret.

Adsız dedi ki...

Arda kardeş,göçmen düğünlerinde bir de Bulgarca olarak" kamanite padat" şarkısı dile getiriliyor.Bence bu taşlar kimin üzerine düşecek? Bu konuda hiç bir şey yapılmadığı söyleniyor, bu duru deyil, ben üç yıldır bir dergi okuyorum adı da alev, hep bu konuları konuşyoru, tartiyoru, yol gösteryoru, e herkes, hele kendini türk bilen bu kadar yapsa, göklere çıkarız.Hep TÜRKLÜK namına yapılanlar, birleşse ne iyi olur.Gerçekten akıl vercemize oturalım, tarışalım ve sonra beraberce hareket edelim, yola çıkalım, başarılı olalım. Mesele amet memet değil,bütün Bulgaristan türkleri, göçmenlerle, derneklerle beraber.

Adsız dedi ki...

Akbaba,vitosa yaraylarinda yuvalanan kerkenez,e,Ibrahim Tatarli buyuk paralar karsiligi,birden fazla ,kerkenez lehine(yuceltici,direniscilerin ceza evlerinde yaptiklari kahramanliklari)kitap yazmistir.o gozunuzde cok buyuttugunuz kerkenez,87 ,nin ikinci yarisinda ceza evine geldiginde,korkak bir fare gibi,hic bir seye(aclik grevlerine)katilmaz,sinsice birinin yanina yamanmayi iyi bilirdi.yillar sonra ustlerine gondermek icin hazirladigi bir raporunuda,direniscilerin arasina ilk geldiginde,onlarin kurmus oldugu birligi gorunce,cesaretleri kirilmiyacagini anlayinca,desifire olursam ,bunlar beni param,parca ederler diye cok korktugunu yazmis ve bir baska ceza evine nakilini istemis.bu raporunda grevleri yonlendirenler,yonetenler hakkinda detailli bilgilr sunmus.o raporu ele geciren direnisci arkadastan suphelendiklerinden dolayi,rapordan bir baskasina soz ederse eger ,cocuklarini,yakinlarinin tumunu yok ederiz tehtidinde bunmuslar.direnisci arkadasimiz ,hic bir seyden haberim yok diye ,yakinlarini,sevdiklerin adin defalarca yemin etmis.korkusundan ,gercekleri 1990 yilindan sonra ,bulgaristandan ayrildiktan sonra bir baska direnisciye itiraf etmis.vay kerkenez vay.

Yorum Gönder

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve AJANS BG'nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Мненията на редакцията и на автора/ите могат да не съвпадат.