Avrupa Birliği'nin en fakir ülkesi Bulgaristan'da yaşanan siyasi kriz 12 Mayıs'taki Parlamento seçimi sonuçlarına yansıyınca ülkedeki çalkantılı süreç yeni bir boyut kazandı. Aslında birkaç aydır yaşanan gelişmelere bakıldığında Bulgaristan'ın ciddi meydan okumalarla karşı karşıya geldiğini ve bu sorunların çözümü için seçimlerin merhem olmayacağını öngörmek seçimler öncesinde de pek ala mümkündü. Ekonomik sıkıntılar, yolsuzluklar, ülkedeki mafya tipi çetelerin halen etkili olması ve tüm negatif unsurların Bulgaristan'ın siyasi istikrara kavuşmasını engellemesi, halkın memnuniyetsizliği sonucunu doğurdu. Toplumsal hareketlenmelere neden olan bu sıkıntılar Şubat ayında yüksek elektrik faturalarını protesto etme sebebiyle toplanan ve haftalarca devam eden sokak gösterilerinin yapılmasına neden oldu. Artık tabandan da gelen baskılara dayanamayan ve partisinin gittikçe puan kaybettiğini gören Bulgaristan Başbakan Boyko Borisov'da hükümetten istifa ederek erken seçim yolunu açtı. Mart ayında alınan erken seçim kararı birçok partinin farklı hesaplar yapmasına imkân verdi ancak Bulgaristan'daki derin sorunlar seçimlerden sonra yeni bir kriz doğurdu.
Ülkede böyle bir seçim atmosferi yaşanırken Türkiye'yi de yakından ilgilendiren Bulgaristan Türkleri, bu seçimlerde ilk defa iki parti ile yer aldılar. 23 sene önce kurulan Hak ve Özgürlükler Hareketi'ne(HÖH) ilk ciddi rakip olması hedefiyle kurulan Hürriyet ve Şeref Halk Partisi (HŞHP), Bulgaristan Türklerini siyasi arenada temsil edebilecek bir alternatif olarak ortaya çıktı. HÖH'ten ayrılan Kasım Dal ile Korman İsmailov'un kurduğu HŞHP ilk seçimlerde barajı aşamayıp (%1,5 oranında oy topladı) beklenen başarıyı sergileyemese de kısa vadede en azından HÖH'ün içindeki bazı eksikliklerini mercek altına alabilecek bir Müslüman Türk muhalefetinin oluşması önemli bir gelişme olarak değerlendirilmeli.
Ülkede böyle bir seçim atmosferi yaşanırken Türkiye'yi de yakından ilgilendiren Bulgaristan Türkleri, bu seçimlerde ilk defa iki parti ile yer aldılar. 23 sene önce kurulan Hak ve Özgürlükler Hareketi'ne(HÖH) ilk ciddi rakip olması hedefiyle kurulan Hürriyet ve Şeref Halk Partisi (HŞHP), Bulgaristan Türklerini siyasi arenada temsil edebilecek bir alternatif olarak ortaya çıktı. HÖH'ten ayrılan Kasım Dal ile Korman İsmailov'un kurduğu HŞHP ilk seçimlerde barajı aşamayıp (%1,5 oranında oy topladı) beklenen başarıyı sergileyemese de kısa vadede en azından HÖH'ün içindeki bazı eksikliklerini mercek altına alabilecek bir Müslüman Türk muhalefetinin oluşması önemli bir gelişme olarak değerlendirilmeli.
Seçim sonuçları: kazanan yok
13 Mayıs'ta açıklanan seçim sonuçları Bulgaristan'da çok ilginç sonuç vermeyen formüller üretilmesine neden oldu. Geçen dönemde iktidardaki demokrat ve pro-Avrupa tandanslı GERB partisi bu seçimlerde tek başına iktidar olacak kadar oy toplayamayıp 240 sandalyeli Bulgaristan parlamentosunda sadece 97 sandalyeye ulaşabildi. Sosyalist BSP partisi ise 84 sandalye alıp GERB'in nefesinin daralmasına neden olurken, HÖH 36 milletvekili sayısına ulaşmasına rağmen kritik konumunu belki de bir koltukla kaybetti. Aşırı milliyetçi ATAKA partisi ise bu seçimlerde de azımsanmayacak derecede oy topladı ve 23 milletvekili parlamentoya soktu.
Sadece 4 partinin %4 barajını aşıp parlamentoya girmesine rağmen Bulgaristan'da hükümetin kurulması zor görünürken, kurulması halinde bile uzun ömürlü olması pek mümkün görünmüyor. İlginç bir matematiksel sonuca işaret eden muhtemel senaryoda iki alternatif var. GERB+ATAKA ve yahut BSP+HÖH koalisyonu. Ancak iki durumda da hükümet kurulamıyor zira hükümet kurabilmek için 121 milletvekili sayısına ulaşılması dolayısıyla da %51 oranına sahip olunmasıgerekiyor. BSP+HÖH koalisyonu, bu dört parti arasında yapılacak tüm koalisyon ihtimalleri arasında siyasi olarak en yüksek ihtimalli formül olsa da milletvekili sayısının yetersizliği bu imkânı ortadan kaldırıyor. GERB, HÖH ve ATAKA liderlerinin ise daha önce birbirleri ile "kesinlikle" koalisyon yapmayacaklarını açıklamaları Bulgaristan'da hükümet kurulma aşamasının çok sancılı geçeceğinin habercisi. Lider parti olmasına rağmen bu durumdan en az memnun olan parti olarak GERB'in başkanı ve eski Başbakan Bojko Borisov'un seçimlerin iptalini istemesi krizin ciddi boyutlarına işaret ediyor. Bu hesaplarla hükümetin kurulması zor görünürken, kurulsa dahi bunun bir kriz hükümeti olacağı ve uzun ömürlü olamayacağı aşikâr.
13 Mayıs'ta açıklanan seçim sonuçları Bulgaristan'da çok ilginç sonuç vermeyen formüller üretilmesine neden oldu. Geçen dönemde iktidardaki demokrat ve pro-Avrupa tandanslı GERB partisi bu seçimlerde tek başına iktidar olacak kadar oy toplayamayıp 240 sandalyeli Bulgaristan parlamentosunda sadece 97 sandalyeye ulaşabildi. Sosyalist BSP partisi ise 84 sandalye alıp GERB'in nefesinin daralmasına neden olurken, HÖH 36 milletvekili sayısına ulaşmasına rağmen kritik konumunu belki de bir koltukla kaybetti. Aşırı milliyetçi ATAKA partisi ise bu seçimlerde de azımsanmayacak derecede oy topladı ve 23 milletvekili parlamentoya soktu.
Sadece 4 partinin %4 barajını aşıp parlamentoya girmesine rağmen Bulgaristan'da hükümetin kurulması zor görünürken, kurulması halinde bile uzun ömürlü olması pek mümkün görünmüyor. İlginç bir matematiksel sonuca işaret eden muhtemel senaryoda iki alternatif var. GERB+ATAKA ve yahut BSP+HÖH koalisyonu. Ancak iki durumda da hükümet kurulamıyor zira hükümet kurabilmek için 121 milletvekili sayısına ulaşılması dolayısıyla da %51 oranına sahip olunmasıgerekiyor. BSP+HÖH koalisyonu, bu dört parti arasında yapılacak tüm koalisyon ihtimalleri arasında siyasi olarak en yüksek ihtimalli formül olsa da milletvekili sayısının yetersizliği bu imkânı ortadan kaldırıyor. GERB, HÖH ve ATAKA liderlerinin ise daha önce birbirleri ile "kesinlikle" koalisyon yapmayacaklarını açıklamaları Bulgaristan'da hükümet kurulma aşamasının çok sancılı geçeceğinin habercisi. Lider parti olmasına rağmen bu durumdan en az memnun olan parti olarak GERB'in başkanı ve eski Başbakan Bojko Borisov'un seçimlerin iptalini istemesi krizin ciddi boyutlarına işaret ediyor. Bu hesaplarla hükümetin kurulması zor görünürken, kurulsa dahi bunun bir kriz hükümeti olacağı ve uzun ömürlü olamayacağı aşikâr.
Özetle Bulgaristan seçimleri ülkedeki kriz ortamını yumuşatması beklenirken beraberinde belki de daha da derinleşebilecek sorunlar getirdi. Bu koşullarda siyasi istikrarın sağlanması maalesef çok zor görünüyor ve zaten ekonomik sorunlar içinde olan ülkede ciddi bir maliyete neden olan seçimler,iyimser beklentilere rağmen ölü bebek doğurdu. Bu yüzdenekonomik ve siyasi açmazların yeniden tabana yansıması ve Sofya'da yeni gösteriler dalgasının başlaması arzu edilmezse de güçlü bir ihtimal olarak görünüyor.
HŞHP'nin kurulması ve desteklenmesi niçin önemli?
HŞHP'nin ikinci bir Müslüman Türk partisi olarak kurulması ve Bulgaristan siyasetinde boy göstermesi Türkiye iç siyasetinin de tartışma konusu oldu. CHP'li vekiller AK Parti HŞHP'nin seçim kampanyasına açık destek vermesi yüzünden Bulgaristan'ın içişlerine karışarak bölücülük yapmakla suçladı. CHP, AK Parti ve hükümetin yurtdışındaki etkinliklerini eleştirerek yine iç politika malzemesi olarak kullandı ve iddiaları doğruysa bile bazı ifadelerin mecliste dile getirilmesi Türkiye-Bulgaristan arasında kriz oluşturacak nitelikte. Ancak HÖH ile CHP'nin bu dayanışmasındaki sır, farklı ülkelerde etkinlik gösteren iki siyasi kanadın da"tek parti" ve "alternatifsiz" kalmayı arzu eden zihniyet kodlarında gizli. Öte yandan Bulgaristan'ın asimilasyon, tecrit ve göçe zorlama gibi baskı siyasetinin ardından büyük siyasi mücadeleler verilerek oluşturulan HÖH partisi 23 yıldır Bulgaristan'daki Türklerin tek siyasi temsilcisi ve bu açıdan şimdiye dek yaptıklarından dolayı takdir edilmeli. Ancak HÖH son yıllarda Bulgaristan'ın AB üyesi olmasına rağmen ülkede Müslüman Türklere yönelik uygulanan baskıcı politikalara yeterince karşılık veremedi ve siyaseten Türkleri yeterince temsil edemedi. HÖH Parti olarak epey güçlendi ancak partinin çıkarlarını halkın çıkarlarından daha fazla önemsemeye başladı. Bulgaristan Türklerinin şikâyetlerine kulak vermeye gerek yok istatistiklere bakmak bu konuda yeterince fikir sahip olmak için yeterli. Sahip olduğu oy oranını siyasi güce dönüştüremeyen ve Bulgaristan siyasetinde kendi halkının hakları için mücadele etmek yerine devletin Müslümanları dışlayan politikalarına entegre olmayı tercih eden HÖH'ün artık ciddi şekilde sorgulanmalı. Bu açıdan HŞHP Bulgaristan Müslümanlarının haklarını daha gür bir sesle savunmak için en azından HÖH'ten de hesap sorabilecek bir alternatif olması bile önemli. HŞHP kendi başına güçlenmese bile HÖH'ün üzerindeki toplumsal baskıyı daha fazla hissettirmesi, Bulgaristan Müslümanlarının selameti adına önemli bir fırsat olarak görülmeli.
HŞHP'nin ikinci bir Müslüman Türk partisi olarak kurulması ve Bulgaristan siyasetinde boy göstermesi Türkiye iç siyasetinin de tartışma konusu oldu. CHP'li vekiller AK Parti HŞHP'nin seçim kampanyasına açık destek vermesi yüzünden Bulgaristan'ın içişlerine karışarak bölücülük yapmakla suçladı. CHP, AK Parti ve hükümetin yurtdışındaki etkinliklerini eleştirerek yine iç politika malzemesi olarak kullandı ve iddiaları doğruysa bile bazı ifadelerin mecliste dile getirilmesi Türkiye-Bulgaristan arasında kriz oluşturacak nitelikte. Ancak HÖH ile CHP'nin bu dayanışmasındaki sır, farklı ülkelerde etkinlik gösteren iki siyasi kanadın da"tek parti" ve "alternatifsiz" kalmayı arzu eden zihniyet kodlarında gizli. Öte yandan Bulgaristan'ın asimilasyon, tecrit ve göçe zorlama gibi baskı siyasetinin ardından büyük siyasi mücadeleler verilerek oluşturulan HÖH partisi 23 yıldır Bulgaristan'daki Türklerin tek siyasi temsilcisi ve bu açıdan şimdiye dek yaptıklarından dolayı takdir edilmeli. Ancak HÖH son yıllarda Bulgaristan'ın AB üyesi olmasına rağmen ülkede Müslüman Türklere yönelik uygulanan baskıcı politikalara yeterince karşılık veremedi ve siyaseten Türkleri yeterince temsil edemedi. HÖH Parti olarak epey güçlendi ancak partinin çıkarlarını halkın çıkarlarından daha fazla önemsemeye başladı. Bulgaristan Türklerinin şikâyetlerine kulak vermeye gerek yok istatistiklere bakmak bu konuda yeterince fikir sahip olmak için yeterli. Sahip olduğu oy oranını siyasi güce dönüştüremeyen ve Bulgaristan siyasetinde kendi halkının hakları için mücadele etmek yerine devletin Müslümanları dışlayan politikalarına entegre olmayı tercih eden HÖH'ün artık ciddi şekilde sorgulanmalı. Bu açıdan HŞHP Bulgaristan Müslümanlarının haklarını daha gür bir sesle savunmak için en azından HÖH'ten de hesap sorabilecek bir alternatif olması bile önemli. HŞHP kendi başına güçlenmese bile HÖH'ün üzerindeki toplumsal baskıyı daha fazla hissettirmesi, Bulgaristan Müslümanlarının selameti adına önemli bir fırsat olarak görülmeli.
0 yorum:
Yorum Gönder