Balkanların ‘Gezi’ yaklaşımı

18 Eylül 2013 Çarşamba |

Bulgaristan’da, üyelerinin büyük çoğunluğunu Müslüman Türklerin oluşturduğu, hükümetin koalisyon ortağı Hak ve Özgürlükler Hareketi ise son seçimlerde kendileri yerine yine bir Türk olan Korman İsmailov’un Hürriyet ve Şeref Partisi’ne verilen desteğin ‘intikamını’ Gezi olaylarına üstü örtü destek vererek almak istediler. 

  Ayhan DEMİR
 
Türkiye ve dünya gündemini uzun süre meşgul eden Gezi olayları, Balkanlarda da yankı buldu. Ancak Balkan medyasının, siyasetçilerinin ve halkların, olaylara yaklaşımları oldukça farklı oldu.
Balkan medyası, Gezi olayları esnasında Avrupa ve ABD’deki meslektaşlarına paralel bir yayın dilini benimsedi.
Başlangıç gerekçelerinden kısa zamanda uzaklaşan Gezi Parkı olaylarının açık bir Vandalizm ve darbe girişimine dönüşmesini görmezden geldiler.
Erdoğan Hükümeti’nin özgür seçimlerle işbaşına gelişini, Türkiye’nin son on yıldaki demokratik ve sosyal alanda çok önemli adımlar attığını görmezden gelip, Başbakan Erdoğan’ı ‘sultanlık’ ile itham ettiler.
Balkan medyasının bu yaklaşımında; dini ve ırki milliyetçiliğin yanı sıra, AB ve ABD ile iyi ilişkileri muhafaza etmek gibi politik gerekçelerin olduğu su götürmez bir gerçektir.
Balkan medyasını Gezi Parkı olaylarına yönelik yanlı ve abartılı tavrına rağmen, halkın ve sivil toplum örgütlerinin desteği oldukça sınırlı kaldı. Bir çoğu eski Yugoslavya artığı olan Marksist ve Materyalist marjinal oluşumların basın açıklamasından ötesinde kayda değer bir destek olmadı.
Balkan halklarının büyük çoğunluğu, aynı ırktan olmamaların ve aynı dili konuşmamalarına rağmen, Erdoğan Hükümeti’ne destek verdiler.
Balkan siyasilerinde de Erdoğan Hükümeti’ne karşı direkt bir tepki gelmedi. Yapılan açıklamaların büyük bölümü, Erdoğan Hükümeti’ne destekleyici yöndeydi.
Balkan medyasının, Gezi Parkı olaylarındaki taraflı ve haksız eleştirilerinin karşılıksız kalmasındaki en önemli etken; Türkiye’nin hafızasını tazeleyerek, bölge ülkeleriyle yakın ilişkide olması ve bu yakınlığı halk düzeyinde hissettirebilmesiydi.
Buraya kadar söylediklerimizin daha iyi anlaşılması adına, Balkan ülkelerinin Gezi olaylarına verdiği tepkileri tek tek inceleyelim.
Hırvatistan, Yunanistan ve Bulgaristan medyası, ‘sultanlık’ vurgusuyla, Başbakan Erdoğan’ı hedef tahtasına aldı. Buna karşılık, her üç ülkenin siyasetçileri de, bu üsluba pek tenezzül etmediler.
Yunanistan ve Bulgaristan’daki Türk Azınlığın siyasal temsilcilerinin tavrı ise oldukça manidardı.
Yunanistan’da, PASOK Partisi Rodop Milletvekili Ahmet Hacıosman milli iradeye destek verirken, radikal sol SYRIZA Partisi’nin Türk asıllı milletvekilleri Hüseyin Zeybek ve Ayhan Karayusuf, sessiz kalmayı tercih ettiler.
Bulgaristan’da, üyelerinin büyük çoğunluğunu Müslüman Türklerin oluşturduğu, hükümetin koalisyon ortağı Hak ve Özgürlükler Hareketi ise son seçimlerde kendileri yerine yine bir Türk olan Korman İsmailov’un Hürriyet ve Şeref Partisi’ne verilen desteğin ‘intikamını’ Gezi olaylarına üstü örtü destek vererek almak istediler.
Makedonya, Kosova ve Arnavutluk medyası, ABD, AB ve uluslararası medyanın söylemlerine sadık kalmayı tercih ederken, bu ülkelerde yaşayan Arnavut, Türk, Boşnak, Pomak ve Torbeşler, Üsküp, Prizren, Gostivar, Tiran ve Mamuşa meydanlarında, milli iradeye tam destek verdiler.
Boşnak, Arnavut ve Türk bayraklarının yan yana dalgalandığı mitinglerde; ‘Çanakkale’de Dedelerimiz Şehid Oldu. Şimdi Torunları Hazır’ ve ‘Dik Dur Eğilme, Rumeli Seninle!’ yazılı dövizler taşındı.
Gezi olaylarıyla en yakından ilgilenen Balkan ülkesi Sırbistan oldu. Sırp medyasının, “Erdoğan kendini sultan gibi görüyor. Bu onun sonu olabilir” şeklindeki haberleri, Ankara Büyükelçisi Duşan Spasojeviç’in, twitterda “sonun başlangıcı ya da Başbakan Erdoğan’ın saltanatının sonunun başlangıcı mı?” ifadelerini kullanması, Sırbistan’ın Gezi’ye ilgisinin açık göstergesiydi.
Bosna Hersek medyası, siyasetçileri ve halkı ise, genel olarak, milli iradeye en anlamlı desteği verdi. Saraybosna’da, TKP sempatizanı bir Türk ile Sırp ve Hırvatlardan oluşan on kişi, Gezi olaylarına destek vermek istedi. Ancak bu girişim, Boşnak duvarına tosladılar. Boşnaklar, “Başbakan Erdoğan’la sorun yaşıyorsanız, 150 bakanımızı alın, Erdoğan’ı bize verin!” sözleriyle, Türkiye’ye anlamlı bir mesaj gönderdiler.
Özetle: Gezi olayları, Balkanların ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösterdi. Balkanlardan sadece soğuk hava dalgası gelmediğinin altını çizdi.
Balkanların Gezi olaylarındaki duruşu hem Erdoğan Hükümeti’ne nefes aldırdı, hem de hiç tahmin edilmeyen bir şekilde, Müslüman Türk, Arnavut, Boşnak, Pomak ve Torbeş kardeşliğini pekiştirdi. Dünyanın en milliyetçi halklarından biri olarak bilinen Arnavutları bile ‘Türkiye’ ve ‘Erdoğan’ sempatizanı oldular. Doğrusu, bu kadarını Başbakan Erdoğan bile başaramazdı.
Bununla birlikte, Balkan medyasının Gezi yaklaşımı, Türkiye’nin, bu coğrafyadaki kültür ve yayıncılık alanında yapması gereken çok şey olduğunu açıkça gösterdi. Unutulmasın ki, ‘bir memleket kılıçla alınır ama kalemle baki kalınır.’

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Ayhanço:"Başlangıç gerekçelerinden kısa zamanda uzaklaşan Gezi Parkı olaylarının açık bir Vandalizm ve darbe girişimine dönüşmesini görmezden geldiler. "
-"Vandalizm ve darbe girişimine dönüşmesini " okuyunca kıçının çıplak olduğu,Türk andını,TSK yoketmeye çalışan bir ümmetçinin yardakçısı olduğun hemen belli oldu...
Senin gibilerine yazıklar olsun!

Yorum Gönder

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve AJANS BG'nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Мненията на редакцията и на автора/ите могат да не съвпадат.