20 Eylül Cuma günü Bulgar Patriği
Neofit ve bir heyet İstanbul’a geldiler. Bu ziyaretin amacı, yeni Bulgar
Patriği sıfatıyla, İstanbul’daki Bulgar Ortodoks Cemaati’ni ve Rum
Patrikhanesi’ni ilk kez ziyaret etmekti.
Ziyaretin evvelinde, geçtiğimiz
yıllarda da sıkça medyada yer alan, eski Bulgar Patriği Maksim ve diğer üst
rütbeli ruhaniler hakkındaki komünist
rejimin gizli ajanları olma iddiaları yeniden ortaya atıldı.[1]
Müteveffa Patrik Maksim;
Bulgaristan’ın 1989’da demokrasiye geçmesinin ardından, 1990
yılında yapılan, “Ulusal Yuvarlak Masa
Toplantısı”nda komünist yönetimin adamı olmakla itham edilmiş, dini açıdan
yasal bir şekilde seçilmemiş (antikanonik)
ve eski idareciler tarafından bu
göreve atanmış olduğu iddiası ortaya atılmıştı. Bu söylemler o kadar
ileri gitti ki; Patrik Maksim’in Eski ve Yeni Ahid’i dahi tam olarak okumamış
olduğu iddia edildi. Bu sürecin ardından Bulgaristan Kilisesi, uzun sürecek bir
süreç ile iki başlı oldu ve Dünya Hıristiyanlık Tarihi’nde eşi benzeri olmayan
bir rezalet ortaya çıktı. [2]
Yeni
Bulgar Patriği Neofit’in İstanbul temasları çerçevesinde, 20 Eylül Cuma günü Rum
Patrikhanesi ziyareti vardı ve görüşmelerin ardından bu tür ziyaretçiler için
mutat olduğu gibi, Patrikhane kilisesi olan Aya Yorgi Kilisesi’nde Bulgar
Patriği’nin onuruna bir ayin icra edildi. Ayinin ardından Rum Patriği
Bartholomeos Bulgar Patriğine (özetle)
şöyle hitap etti: “Umarım sizinle eski Patrik Maksim ile olduğu gibi uyum içinde
olacağız.”
Sanıyoruz
ki Rum Patriği Bartholomeos, bu sözleri eski Bulgar Patrik Maksim ve ekibine
vermiş olduğu desteği anımsatmak adına sarf etmiştir. Zira Bartholomeos o
süreçte, Bulgaristan’ı birkaç kez ziyaret ederek Patrik Maksim’e destek olmuş
ve dini açıdan onu yasal (kanonik)
olarak kabul ettiğini vurgulamıştı.
Burada
bahse konu olan Bartholomeos’un Bulgaristan ziyaretleri değildir. Bahse konu;
Patrik Maksim’in kendi ülkesi içinde acze düşmüş, kendi halkının bir bölümü
tarafından “Antikanonik” (kanon=dini yasalar) addedilerek “Komünist Ajanı” nitelemesi yapılmasıdır. Bu bağlamda;
Bulgar Patriği ve bir kısım üst rütbeli Bulgar ruhanilerin o dönemde makamlarını muhafaza etmek adına her türlü dış desteğe ihtiyaçları vardı…
Bulgar Patriği ve bir kısım üst rütbeli Bulgar ruhanilerin o dönemde makamlarını muhafaza etmek adına her türlü dış desteğe ihtiyaçları vardı…
Bulgaristan’ın komünistlikten
demokrasiye geçtiği dönemde büyük bürokratik sıkıntılar yaşanmış, Komünist
Parti zamanında kurulan Bulgaristan Diyanet İşleri Müdürlüğü de demokratikleşen
rejime etkisiz ve basiretsiz bir başlangıç sergilemişti. 1990’da, ülkenin
sorunları arasında; Bulgar Patriği Maksim’in komünist yönetimin adamı olması ve
yasal bir şekilde seçilmemiş -komünistler
tarafından bu göreve getirilmiş- olması da gösterildi.
Devlet Araştırma Komisyonu’nun hazırladığı bir
rapora istinaden; Patrik ile 12 metropolitten oluşan Bulgar Kilisesi
Sen Sinodu’nda komünist dönemde “Bulgar
İstihbarat Teşkilatı” olan “DS”nin
(Darzhavna Sigurnost) 11 ajanı
bulunduğu açıklandı. (Yeni Bulgar Patriği Neofit de bu 11 kişi arasında
gösterildi.)
Ancak Patrik Maksim, kendisi aleyhine sürdürülen tüm karşı iddialara
rağmen, 98 yaşında vefat edene kadar makamında kalmıştır.
Bulgar Patriği Maksim’in komünist
yönetimin adamı olması ve yasal bir şekilde seçilmemiş olduğunun açıklanması
üzerine bir grup din adamı yeni bir oluşum gerçekleştirmek için harekete geçti
ve Patrik Maksim ile ekibine karşı çalışmaya başladılar. 30 Mayıs 1992’de “Diyanet İşleri Komisyonu”nun başında
olan Metodi Spasov, “Komünist Ajanı”
olduğu gerekçesiyle, Patrik Maksim’in ve ekibinin azli için emir verdi ve aynı
emirle yeni bir Sen Sinod tayin etti.
1 Haziran 1992 günü sabahın erken
saatlerinde yeni tayin edilenler ve fedaileri Sen Sinod merkezini işgal ederek
Patrik Maksim, ruhbanlar ve sivil memurların binaya girmelerini önlediler,
içeride olanlar yaka paça dışarı attılar. Fedailerle çıkan arbede sonunda içeri
giremeyen Patrik Maksim ve diğerleri çaresizce Sofya Metropolitliği’ne
sığındılar ve uzun bir süre orayı Patrikhane merkezi olarak kullandılar.
Böylece yukarıda da zikrettiğimiz gibi Ortodoksluk Tarihi’nde yaşanmamış bir
süreç, iki başlılık başladı.
Nevrokop Metropoliti Pimen ikinci
sinodun başına seçildi. Bu suretle Bulgaristan’daki her metropolitlik
bölgesinde, Patrik Maksim’e bağlı olanlar ve Pimen’e bağlı olanlar şeklinde iki
başlı bir yönetim başladı. [3]
(Bunun ne anlama geldiğini şöyle tarif edebiliriz: Türkiye’de her ilde
bir İl Müftüsü vardır. Her ilde farklı gruplara bağlı 2 il müftüsü olmasını
tasavvur edelim.)
Bulgaristan’daki
iki başlı kilise skandalının ilk iki senesi boyunca Patrikhane’nin idari yönetim
merkezi olan Sen Sinod binası, diğer
grubun elinde kaldı. Bu süre zarfında, Patrik Maksim’in yasal olarak
yaptığı tüm itirazlar sonuçsuz oldu. Bir tarafta yasal Sen Sinod’un başı
olduğunu iddia eden Maksim; diğer tarafta “Maksim komünist ajanıdır. O ve tarafları tayin ile gelmişlerdir. Biz
gerçek Sen Sinoduz.” şeklinde konuşan Pimen taraftarları, dini
açıdan rezalet sayılabilecek bu kavgayı sürdürürken Bulgaristan Devleti
hadiselere sadece seyirci kaldı. 1
Haziran 1994 tarihinde Metropolit Neofit kalabalık bir fedai gurubuyla, binayı kaba kuvvet
kullanarak geri aldı… (O günün
metropoliti Neofit bugün Bulgar Patriği’dir.)
Ocak 2012’de Bulgar
ajanslarında ve gazetelerinde, Patrik Maksim ve diğer papazlar hakkındaki gizli
ajanlar iddiası yeniden alevlendi.
Devlet Araştırma Komisyonu’nun raporuna istinaden 40 yılı aşkın süredir kilisenin başı
olan Maksim’in gizli servis elemanı olduğu ayrıca Sen Sinod üyelerinin arasında
da 11 eski gizli servis elemanı bulunduğu 17 Ocak 2012’de açıklandı.
İddiaya göre diğer adı geçen
metropolitler arasında; Stara Zagora Metropoliti Galaktion, Vidin Metropoliti
Dometyan, Plevne Metropoliti İgnati, Sliven Metropoliti Yoaniki, Veliko Turnovo
Metropoliti Grigori, ABD, Kanada ve Avustralya Metropoliti Yosif, Vratsa
Metropoliti Kalinik, Nevrokop Metropoliti Nataniel ve Orta Avrupa ve Rusçuk
Metropoliti Simeon bulunmaktadır.
Devlet Araştırma Komisyonu tarafından gizli ajan oldukları iddia edilenlerin kullandıkları
kod adlarının ise şöyle olduğu iddia edildi:
Galaktion = Misho
Dometyan= Dobrev
İgnati = Penev
Yoaniki = Kirileviç
Grigori = Vanyo
Yosif = Nikolov
Kalinik = Rilski
Nataniel = Blagoev
Simeon = Hristov
Şu an Bulgar Patriği olan
Neofit’in kod adı = Simeonov
(Makalenin fotoğrafı= Patrik Neofit ve
Bulgaristan İçişleri Bakanlığı’nın “Simeonov” kod adlı bir zarfı.)
Devlet Araştırma Komisyonu’nun araştırmasında sadece 12 kişi olan Sen
Sinod üyeleri değil, diğer tüm
metropolitler, manastırların ve Teolojik Seminarya’nın (İlahiyat fakültesi eşdeğerinde) yöneticileri de mercek altına alınmışlardır.
Başta Varna
Metropoliti Kiril olmak üzere diğer Sen Sinod üyelerinin pahalı arabalar
kullandıkları ortaya çıktı. Adı geçen dosyanın komisyon Başkanı Georgi Yovchev,
Sofya ve Plovdiv Katolik Cemaati Piskoposu, Petır için de 31 Temmuz 1988’den itibaren
ajandı açıklaması yaptı.
24 Şubat’ta yapılan patrik
seçimiyle Neofit işbaşına gelir gelmez Bulgar ajanslarında şu manşet yer aldı:
“Eski komünist ajan Bulgar Kilisesi’nin
başında.” [4]
Patrik Maksim’in 6 Kasım’da ölümünün
ardından medyada Bulgar Kilisesi içindeki Bulgar istihbarat örgütü “Darzhavna Sigurnost” ajanlarıyla ilgili haberler tekrar yer almaya başladı. Komünizm
hayaletinin yeni bir patrik seçmeye hazırlandığı şeklinde benzetmeler de yapıldı.
Merhum patrik ve diğer üst düzey ruhbanlar, Sofya Üniversitesi’nde felsefe
profesörü ve dini bir yayın organı olan “Christianity
and Culture” adlı derginin baş editörü Kalin Yanakiev örneğinde olduğu gibi
anti-komünist davranışları eski rejime bildirmekle suçlandılar. [5]
Seçimlerin ardından Varna Metropoliti
Kiril’in 9 Temmuz’da Karadeniz sahilinde ölü olarak bulunması ise hayli şüphelere
yol açtı ve komünist ajanlar iddiaları tekrar ortaya
atıldı.
Bulgar Haber Ajansı ölüm nedenini boğulma
olarak bildirdi fakat Kiril’in üzerinde bir dalış maskesi ile şnorkel vardı ve
Kiril çok iyi bir yüzücü olarak tanınmaktaydı. Maksim’in ardından seçim için
yoğun kulis yapan fakat sonra aday olmayan, 1954 doğumlu Kiril için de Gizli
Servis ajanı olduğu iddia edilmekteydi. [6]
Kiril’in bu hizmeti devlet güvenliği için değil de ABD Başkanı Barack Obama’nın
da kullandığı Lincoln MKS marka hibrid lüks otomobil için yaptığı iddialar edilmiştir.
Ancak kendisi bu aracın zengin bir Bulgar işadamı tarafından hediye olarak
verildiğinde ısrar etti. [7]
Metropolit Kiril;1981
yılında Moskova'ya Bulgar Ortodoks Kilisesi Temsilcisi olarak gönderilene kadar
DS’nin ajanı olduğu, 1989 yılında Varna
Metropoliti olarak atandığında tekrar "aktif" olduğu iddialar arasındadır. [8]
Kiril’in bu yeniden aktif ajan olması kısa
sürmüş olmalı ki; 10 Kasım 1989’da, iktidardaki Todor Jifkov yönetimi kansız bir darbe
ile indirilerek “Büyük Demokrasi Dönemi” diye adlandırılan süreç
başlayana kadar devam edebilmiştir. Metropolit Kiril’in 1981 yılında Moskova'ya Bulgar
Ortodoks Kilisesi Temsilcisi olarak gönderilene kadar aktif olması ve sonra
vazifeyi bırakmış olması ise gidilen yerin Moskova olması sebebiyle inandırıcı
değildir.
Bulgaristan’da, Müteveffa Patrik Maksim,
yeni Patrik Neofit ve Karadeniz’de şüpheli bir şekilde boğulmuş olan Metropolit
Kiril ve diğer metropolitler hakkındaki “Komünist
Ajanı” iddiaları bitmeyecek gibi görünüyor…
[2] Bu bölüm; Bojidar Çipof’un “PATRİKHANE ile
MÜCADELEM – BULGAR EKSARHLIĞI VAKFI’NDA 15 YIL” adlı kitabın “GİRİŞ” kısmı ve
15-34. sayfalarıdır. Ayrıca bakınız: “Dünü Ve Bugünü İle Haliç Sempozyumu
2003”, Bojidar Çipof’un “İstanbul Bulgar Ortodoks Cemaati ve Sveti Stefan
(Demir) Kilisesi” adlı tebliği. 2004’te
basılan tebliğler s.503-515
[3] http://www.21yyte.org/tr/arastirma/teostrateji-arastirmalari-merkezi/2012/04/30/6585/halicteki-demir-kilise-ve-bulgar-cemaati-2
[4] http://www.firstthings.com/blogs/firstthoughts/2013/02/25/former-communist-agent-to-evangelize-formerly-christian-country/
[5] http://www.theaustralian.com.au/news/world/bulgarian-bishops-were-communist-spies/story-e6frg6so-1226250768441
0 yorum:
Yorum Gönder