Köprü

11 Mayıs 2016 Çarşamba |

Erdinç Teker

Dr. Kader Özlem’in Dora Yayınlarından çıkan “Türkiye’nin Balkan Türkleri Politikası (1991-2014)” başlıklı kitabında en çok geçen kelimedir “köprü”. Bu, Dr. Kader Özlem’in tercihinden ziyade Türkiye Cumhuriyeti yetkililerinin Balkan devletleri ziyaretlerinde buralarda yaşayan Türklerden bahsettikleri konuşmalarda “iki devlet arasındaki köprü” nitelendirmesinden doğan bir sonuçtur. Ne yazık ki evlad-ı fatihan çoğunlukla sadece bu tanım ile yetinmek durumunda bırakılır. Ne yazık diyorum çünkü yeni meydana gelen şartlar , geçen süreçler Türk devleti yönetiminin bu insanlarımıza bakış/yaklaşım açısını değiştirdi. 19.yüzyıla kadar Türk devletinin ana merkezi olan Rumeli coğrafyası, 20. ve 21. yüzyıllarda yabancı bir toprak , buralardaki Türkler de artık birer yadigar olarak anılmaya başlandı. Türk dış politikası bakımından Balkan Türkleri asli birer unsur yerine , yaşadıkları ülkeler ile Türkiye Cumhuriyeti arasında birer bağlantı (köprü) olarak nitelendirilmeye başlandılar. Dr. Kader Özlem kitabında bu durumu şöyle açıklar: “Nicholas Onuf’un da belirtiği gibi söz konusu söylemler belli bir geleneğe bürünmekte , bu gelenekler ise zaman içinde kurallaşmaya başlamaktadır.” Bulgaristan’da 1 milyon , Batı Trakya’da 150bin , Makedonya’da 100bin , Kosova’da 60bin ve Romanya’da 70bin olmak üzere yaklaşık 1,4 milyon Türk’ün Türkiye Cumhuriyeti için ne ifade ettiğini ve 1991-2014 yılları arasında Türk Dış Politikasının bu konudaki adımlarını en net şekilde öğrenebileceğiniz bir çalışmadır Dr. Kader Özlem’in kitabı. Dr. Kader Özlem , SSCB’nin dağılması yani Soğuk Savaş’ın sona erdiği kabul edilen 1991 yılını başlangıç almış ve 2014 yılındaki ile Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı seçimini ile de sonlandırmıştır. Bunun manasını bölümlerin “Ak Parti Dönemi” alt başlıklarında daha iyi anlıyoruz. Çünkü Bulgaristan ve Batı Trakya dışında Müslümanların sadece Türklerden oluşmadığı Makedonya ve Kosova’da Ak partinin iktidara gelişi ile birlikte söylem değişikliği olduğu , buralardaki Türklerin hak ve çıkarları ölçüsünü genişletip genel Müslüman nüfusa hitap edildiği ortaya çıkmış oluyor. Bana göre, bu politika Türkiye'nin Rumeli'ye yeniden dönmesi için Müslüman grupların (Arnavut, Boşnak, Torbeş vs...) anahtar olarak görmelerine yol açsa da metodolojik açıdan pek çok hatayı barındırdığı açıktır. Kitabın tüm Balkan Türklerine hitap etmesi Rumeli coğrafyasının ayrı ayrı yerlerinde cereyan eden olayların aslında bir biri ile nasıl bağlantılı olduğu ve Türk Dışişlerinin bu manada atıkları adımların bazen neden kısıtlı kaldığını bize net olarak anlama fırsatı yaratıyor. Dr. Kader Özlem’in aynı zamanda doktora tezi olan “Türkiye’nin Balkan Türkleri Politikası (1991-2014)” başlıklı kitap Türkiye Cumhuriyeti’nin Balkan Türkleri politikası ile ilgili şuana kadar ki yazılmış en açıklayıcı çalışma olmuştur. Bir Balkan Türk’ü olarak kendisine bu manada teşekkürü bir borç bilirim.

0 yorum:

Yorum Gönder

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve AJANS BG'nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Мненията на редакцията и на автора/ите могат да не съвпадат.