DOĞAN,TÜRKİYE'YE NEDEN GİTTİ?

29 Aralık 2011 Perşembe |

Mümin Topçu

Son 16 yıldır pek gitmezdi o Anavatana,davet mi edilmezdi, davetlere mi icabet etmezdi,bunları bilemeyiz.Yalnız son bir yıldır,genellikle, yardımcısı Ruşen Rıza'nın önderliğindeki delegasyonların Türkiye ziyaretlerinin arka arkası kesilmedi,hemen hemen her ay birkaç ziyaret gerçekleştirildi,fakat buna ramen Ankara'nın godomanları kendilerine pek kapılarını aralamadılar.

Kasım Dal için ise Dolmabahçede sofra düzenlendi,Ankara'nın en yüksek mevkilerinde beraber kafeler içildi.

Tabi ki, Dal'a karşı bu hoşgörü tutumu ve reveranslar ,sarayına hapsolmuş Ahmed efendiyi çileden çıkarıyordu.En sonunda dayanamadı ve o da tıpış tıpış Kapıkule'nin yolunu tuttu,fakat nedense Edirne'den öte geçme cesaretini gösteremedi.Böylece, iki tarafa da mesaj verimiş oldu.Bulgaristan'a; bakın beni de davet ediyorlar, Türkiye'ye ise; davet ettiğinizde bende geliyorum, denilmiş oldu. Bu ziyaret daha ziyade seçmene karşı psikolojik güdümlü bir hareketti, böylece tedirgin elektorat rahatlatıldı, başbuğları artık Türkiye'de kabul görüyor. Eh, ne de olsa Edirne'de eski bir paytahtır...

Gündemimiz kökten değişimlere gebe olması gerekirken, bizler işte böyle rutin forumlarda boy göstermekle boğuşuyoruz.

Türkiye ve burada yaşayan büyük göçmen camiası, acaba bu saatten sonra da Doğan'a tepesinin üzerinde yer bulur mu...

Ben buna pek inanmıyorum. Doğan, Bulgaristan'daki Türk kökenli eski parti, devlet ve istihbarat nomenklatürünün dayınışma gayreti sayesinde, gösterişli ve şaşalı saltanatını sürdürmektedir. Kendisinin şakşakçıları biliyorlar ki ,onun tepelerde tutunması, kendileri için adeta bir bulunmaz hint kumaşıdır,çünkü aksi takdirde dolgun mağaşlar ve buna dahil ek ödemeler, yağlı ruşvetler buharlaşacaklardır.

Nomenklatür sistemin sadık pionları için Türkçe eğitimin okullarda gereken seviyede başlatılması,Türk varlığının korunması ve yaşatılması,Türk benliğinin ve etnosunun Bulgaristan toplumunda hak ettiği seviyeye ve eşitliğe kavuşturulmasının gibi hususların hiç bir vehameti ve öncülüğü yoktur,çünkü onlar için önemli olan gelir kaynaklarının kurumamasıdır.

Şimdi,Türkiye Cumhuriyeti karar aşamasındadır.

Ya, bu verimsiz ,esrarengiz ve çalkantılı Doğan devrini kapatacak, ya da soydaşlarının bütünlüğü adına , kırmızı büyük ayının sadık militanlarına, Bulgaristan Türklerinin özgür iradesine mani olmalarına göz yumacaktır.

Bu ise,onların esaretinin devamı anlamına gelmiyor mu?Bu sinsice ve zekice kurulmuş düzen devam ettikçe,Türkan bebeğin mezarı dikenlerle bürünmüş olacak,Türklük namına mücadele eden yüzlerce mücahidimiz itibar görmeyecek, hatta kendilerine birer düşman gözünle bakılacak.

Siyasi arenayı zaptetmiş olan bu derebeyler ,her cılız muhalefet sesinin sahibinin gırtlağını fütürüsçe boğmaya devam edeceklerdir.Bu yaz,bunun provasını Cebel meydanında ve Kuzey Bulgaristan'da yapmadılar mı.Türk kardeşlerimizin kafası patlatıldı,itildiler ve küçük düşürüldüler.

Neden bizim dayanışma derneklerimiz ve diplomatlarımız bu olayları kınamadılar.Bulgaristan hükümetinden de başka bir tutum beklenemezdi.Neredeydi o aslan hak ve özgürlükçüler,Türkiye Cumhuriyeti yöneticelerine karşı Bulgaristan şovinist medyalarındaki aşağılama ve hor görme kampanyaları sırasında.Neden susuyorlardı Ahmed'ler,Ruşen'ler ve diğerleri.Lafın kısası, safların netleşme zamanı geldi çattı.İkiyüzlülerin pes etme zamanı yani...

4 yorum:

Adsız dedi ki...

kATILIYORUM ama HEPSINE degıl

Adsız dedi ki...

Sn.Topçu,yorumlarınızın devamlı bir okuycusu olarak, sizlere, şahsım adına, teşekkür etmek istiyorum.Bu yılki bütün yazılarınızı beğeni ile okudum.Sizlere nacizane bir teklifim var;Bütün bu siyasi yorumlarınızı acilen bir kitap haline getirin,çünkü Bulgaristan Türklerinin bu tür yorumlara büyük gereksinimi var.Elinize ve kaleminize sağlık dilerim.Tek dileğim;Yeni yılda da gözlerimizi açmaya devam ediniz...

Adsız dedi ki...

topcu kasim dalcidir

Adsız dedi ki...

Evet Sn Topçu,
Keşke sizin gibi cesurca dik ve dürüst duruşu diğer vatandaşlarımızda gösterebilseler.Hele hele bazı "Kamu yararına" çalışıyoruz diye toplumun önüne çıkan "Dernek Yöneticileri".Ama dediğiniz gibi hesaplaşma zamanı hızla kısalıyor.Ve geçmişte kendi milletine karşı "casusluk"yapmış kişler hesap vermeye hazırlansınlar.Kendilerinden farklı düşünenleri düşman ve bölücülükle suçlamaların inandırıcılığı her geçen gün azalmaktadır.

Yorum Gönder

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve AJANS BG'nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Мненията на редакцията и на автора/ите могат да не съвпадат.