Oğlum, bak git!

26 Temmuz 2012 Perşembe |

Aslında bugün yaşanılana başka ne diyebiliriz ki. Bulgaristan'da bazı partilerin 1989 yılından sonra iş başına gelmesi ile birlikte ülkede ki siyasal zemin tümüyle altüst oldu ve bütün özneleri çok fazla etkiledi.
Sağını solunu bilmeyen ve göremeyen insanlar kendilerini çok farklı noktalarda buluverdiler.
İşin garip yanı, bu altüst oluş ve bu esnada Türklerin sağını solunu şaşırması yeni dönemin gereği olarak kutsandı, hatta ve hatta bu yeni siyasi oluşlumun milli bir cephenin kuruluşu olarak gösterilmeye çalışıldı, adına da Hak ve Özgürlükler denildi...
Halbuki gerçeklikte var olan tek şey, siyasetin muhalif kutbunda kalanların, yeni dönemde kendi yönlerini şaşırması, kendilerine bir yön çizememesiydi.
Bunun siyaset literatüründeki adı belli: “Siyasetsizlik”. Tabi ki bunun kökeninde yatan çok daha derin bir sebeb var: “İdeolojisizlik”. Bir akıl tutulması yaşandığı kesin. Her alanda ve her kesimi kapsayan bir akıl tutulması bu. 45+23 yıldır bir türlü önlenemeyen hastalık sendromu yaşıyoruz.
İki omuz ortasında ve boynun üzerinde bulunan organa kafa, baş, ya da kelle denir. Bu organın içerisinde ortalama yumruk büyüklüğünde 'Beyin' denilen başka bir organ yer alır. Düşünce, ilke, ahlak, mantık, fikir bu organ tarafından üretilir ve iyi kullanılırsa insanın yaşamını kolaylaştırır.Bu "Akıl Tutulması" bizim toplumumuzda genetik olarak hastalık durumuna nüksetmiştir, bunlar okumaz, araştırmaz, sormaz, tartışmaz, üretmez ve düşünmezler, çünkü "Kafa" denilen organın içi yerine göre dışıyla ilgilenir.
Başlangıçta “O Parti” bir Umut ve Özgürlük abidesi idi...
45+23 yıldır nedir bu Türk Müslüman Milletin Bulgaristan da çektiği?
Durum ve vaziyet aynı, bir arpa boyu ilerleme olsa söze gerek kalmaz. Durumlar vahim! Bulgaristan'da ki olayları iyi analiz etmek gerekiyor. Mesela “Seçim Siyasetçileri” sadece kendi menfaatleri için çalışıyorlar? Yoksa toplumsal menfaat için mi çalışıyorlar? O halde akıl tutulmasından sıyrılıp yaratıcı ve verimli olmak gerekmiyor mu? Çevremizde gelişen olayları dar bir pencereden değil, geniş bir bakış açısı ile görmek, düşünmek ve analiz etmek gerek.Hepimiz bir devlet adamı gibi düşünmemiz lazım, çünkü her siyasi parti, kendi yalanını yutarken ölür. Bir siyasetçi gelecek seçimi, bir devlet adamı ise gelecek kuşağı düşünür. Muhalefetin görevi ise bize, yani akıl tutulması yaşayan Halka düşer, yapılan yanlışları görüp düzeltmeleri için uyarıda bulunmak gerek, seçtiğimiz vekillerin vaat edip yerine getirmediklerini gündeme getirmektir ve eğer bu vaatlerini sağlıklı bir şekilde yerine getiremezler ise Halk son zamanlarda çok moda olan değimi kullanması gerek - "Oğlum,bak git!". Bu noktada siyasetten anlamayan bir hareketin nasıl da sonuç alamayacağını, hatta tam tersi sorunlara yol açacağını göstermektir. Burada çok açık ve net olmamız gerek, çünkü şimdiki “Siyasetçilerimiz” bize karşı mücadele eder gibi gözüküyorlar, fakat mücadeleye devam ederken partilerinin ismine zarar vermemeleri gerekiyor.
Bu yazımın asıl mesajı da o zaten. Sözüm eski siyasetçilere. Mücadele etmesini bilmediğiniz halde ,topluma yol göstermeye çalışıyorsunuz ve git gide daha derin kapanması ve tedavisi zor yaralar açıyorsunuz.Bir çok etnik meseleyi menfaat meselesine çevirdiniz, kusura bakmayın, sizler akıl tutulmasına kapıldınız.Kafa ucuz siyasal polemikler ile güzelleştikçe, beyin dumura uğrar ve zaman içinde akıl tutulması başlar, akıl tutulması ise insanın yaşamını cehenneme çevirir.
Bugün teşhizimiz belli olarak yaşadıklarımız bir an önce engellenmez ise, uygulanacak bir tedavi de bulunamazsa, "Akıl Tutulması" bir baskı enstrümanı olarak bazı gavatların ellerinden alınmazsa, bizleri çok daha sorunlu günler bekliyor. Yukarıda belirttiğim gibi, eğer bu sendroma bir çare bulunmaz ise bu sözde “Siyasetçiler” adamı yerler,hemen tek ısırıkta, çiğnemeden…
Bu teşhisi konmuş hastalığın bir diğer yan etkisi yamyamlıktır.
Ve son olarak, şairin sözleri geliverdi aklıma;"Gözlerimin içine baka baka /Yaka silk benden! Arkamdan şikayet etme/Yiğit ol! Gerekirse yiğitçe azarla, çekinme! Laf değil, icraat beklerim senden! Öyle bak ki, hislerini görebileyimÖyle hisset ki, güvenle bakabileyim..."
Hadi hayırlı Tutulmalar!!!

6 yorum:

Adsız dedi ki...

yazı guzel.fakat oğlum bak git başlığı çok çırkın.başlık argo ve bg turkune yakışmıyo. bizim özdeğerlerımız çok onemli başka milletlerin düştüğü hataya düşmeyelim . argo sevgisiliği sevgisizlik şiddti.şiddet çaresi olmayan telafisi zor bazende bulunamayan durumlara surukler.
millet olarak uyanıldı şimdi sıra icata beceri yetenek zeka tecrube sahıplenme duygusunda hatta yeni doğuş olmalı

Adsız dedi ki...

yanlış anlamanızı istemem ama bazı yazarların ordan burdan toplama fikirleriyle yazılarıyla kendınice bg turku versiyonu yaatmışınız yanı burda 3_4 farklı yazarın fıkırlerı.başlık ise egemen bağış ın bağırması .ortaya değişik bişey çıkmış.kendı duygularınızı kaleme alsaydınız kendı mıllı durumumuzu gorurduk.bu uzak ve robotsu .

Adsız dedi ki...

yazının sonu hadi hayırlı tutulmalar olmamalı.bu tutulmanın hiç bır kımseye hayrı
olamaz
başlık ise çok itici kın kızgınlık yanı espırıyle kullanılabılir.ciddi yazıya palyaçor başlığı atılmaz

Adsız dedi ki...

hakikat ve gerçekleri yazdığınız için tşk ler .çok net ve isabeli her konuya değinilmiş.ıyı yonde yonlendırılmış elınıze yureğinize kalemınıze sağlık .mılletımızın durust ve halk sevgısı olan beyınlere ıhtıyacı var

Adsız dedi ki...

erdinç bey benım gozlemım milletımızın ısyandan çok .milli şuur a yonlendırmesı gerektığını duşunmekteyım..milli şuur uyanıklığı.konuşmaktan yorum yapmaktan çekınıyolar atıyorum bır işe ekonomıye atılmaktan çekınıyolar .oysa millî şuurun uyuşuk ve uyanık olması, milletlerin yaşama kabiliyetleri ile orantılı olduğunu düşünuyorum her birey bulgaristan turkunu temsil etme duygusunu taşımalı.gırdığı her yabancı ortamda ışık saçmalı.ve mesela samanyolu ayna programı var orda ınce mesajlar verılıyo ekonomıye yatırıma yonlendrıyolar. örnek verıyorum yeni zelandada kıraz 20 lıra dıye markette ropartaj yayınlıyolar.biz avrupa ulkesıysek neden ınsanlar kıraz ıhracatı yapmasın.kıraz tedarıkçısı olma talebınde bulunmasın.yani talepçı olma duyguunu aşılamak gerektığını duşunuyorum saygılar

Adsız dedi ki...

usteki yorumlarımdan dolayı çok ama çok özür diliyorum kendimi nasıl afetirecem bılemıyorum.ben yazıyı başkası yazdı sandım konuyu anlamamışım .tekrar ılk 3 yorumdan dolayı binlerce kez ozur dılıyorum

Yorum Gönder

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve AJANS BG'nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Мненията на редакцията и на автора/ите могат да не съвпадат.