MÜMİN TOPÇU
Önümde Hürriyet Bursa ekinin altıncı sayfası hiç kıpırdamadan açık duruyor, fakat gözlerime ilişen iki başlık ve iki fotograf içimde fırtınalar estiriyor, üzüntüden bütün pazar neşem buharlaşıyor. Üst taraftaki başlık şöyle ; " Sorunları Gül'e anlattılar". 36 ilde 9 Federasyon ve 143 dernekten oluşan Türkiye'nin Balkanlar nezdinde en büyük sivil toplum kuruluşu olan Balkan Rumeli Göçmenleri Konfederasyonu heyeti Tarabya köşkünde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile görüşmüş ve soydaşların sorunlarını anlatmışlar.
Buna benzer görüşmeleri ve dosyalar halinde rapor sunumlarını yıllar boyu takip etmekteyiz, ama bu randevuların meyvelarını nedense bir türlü tadamamaktayız. Son görüşmeden yine çok güzel ve büyük bir fotograf çıkmış. Cumhurbaşkanımız ortada ve onun iki tarafına dokuz tane Konfederasyon temsilcisi ip gibi dizilmiş(Bu arada şunu da belirteyim, Bulgaristan Türklerinin kadınları erkeklerden daha eğitimli ve kültürlüdürler... ). Bunların isimlerini sizlere aktarmakta yarar görüyorum, çünkü bu şahıslar bizlerin sorunlarını çözmek için namzet çıkmışlar. Her zaman kendilerinin kapılarını çalabilirsiniz ve problemlerinizin çözülmesi uğurunda diretebilirsiniz, kendilerinden hesap sorabilirsiniz, sert bir şekilde onları tenkit de edebilirsiniz. Şu isimleri beyninize kazıyınız; Turhan Gençoğlu, Zihni Çalışkan, Zülkef Yeşilbahçe, Süleyman Pehlivanoğlu, Prof.Dr.Emin Balkan, Mesut Başkır, Doç.Dr.Yüksel Özkan ve Ayahan Bölükbaşı. Gördüğünüz gibi aralarında o meşhur "soydaş" tabirinle anılanların pek temsilcisi yok. Hiç bir Bulgaristan Türklerinin önde gelen kahramanı, ne de bir siyasi mücahidimiz ve mahkümümüz demek bu tür görüşmelere layık görülmüyor. Hiç bir zaman kimlikleri gaspedilmeyenler ve esir muamelesi görmeyenler acaba bizlerin halini ve kaderini anlayabilirler mi... Şimdi şunu da merak ediyorum. Acaba yıllar boyunca üst katmanlara sunulan bu raporların içeriği nelerden ibaret. Acaba yeni bir rapor sunulmadan önce eski raporun akıbetinden dem vuruluyor mu. Hesap soruluyor mu yetkililerden. Umarım kapalı kapılar arkasında konuşulanlardan haberdar olmamızın bir sakıncası yoktur.
Protokollerde gözükmeyenlerin ve tercih edilmeyenlerin temsilcileri ise kendi başına terkedilmiş durumda mücadelerine devam etmektedirler... Neden ki ???
Sözünü ettiğim yazının altında başka bir başlık göze çarpıyor; "Soydaşlar hakkını AİHM'de arayacak". Küçük fotografta ise Balkanlarda Adalet, Haklar, Kültür ve Dayanışma Derneği'nin (BAHAD) yöneticilerinden Eşref Kahraman, Şükrü Altay ve avukatları gözüküyor. Bu küçük derneğimizin üyeleri bizim önde gelen gerçek kahramanlarımızdan ibaret. Nedense bu derneğimize bizler hala sahip çıkmamaktayız, çünkü geçmişimizden ve geleceğimizden pek umursamıyoruz. Onların çoğu yıllar boyunca hapishanlerde ve sürgünlerde çürüdüler. Şimdi de Bulgaristan'da 1984 -1989 yılları arasında Bulgaristan Türklerine yapılan işkence ve asimilasyonun hesabını sormak için hukuk mücadelesi vermektedirler. Zorunlu göç nedeniyle Bulgaristan'da kalan sosyal hakların çözülmemesinden dolayı, Bulgaristan Başsavcılığı tarafından Jivkov döneminde iki etnik grup arasında, kin,nefret ve düşmanlık yaptığı iddiasıyla 1991 yılında aralarında İçişleri Bakanı, Savunma Bakanı ve BKP merkez komite üyelerinin de aralarında bulunduğu 5 kişi hakkında başlatılan soruşturma, geçtiğimiz 20 Temmuz günü zaman aşımına uğramasından ve iç hukukların tıkanmasından dolayı BAHAD aktivistleri bu konuları Avrupa Komiseri'ne, Avrupa İzleme Komitesine ve Avrupa Genel Sekreterliği Siyasi ve hukuk Departmanlığına taşıyacaklarını açıklıyorlar...
BAHAD'çılar yıllarca bu konuların üzerinde çalışıyorlar. Yalnızlar, arkalarında ne o büyük Konfederasyonlar duruyor, ne de Bulgaristan'daki o büyük Türk partisi.BAHAD'lıların çoğu siyasi maduriyetlerinden dolayı devlet tarafından ödenen tazminatlarını aldılar. Bazıları ise bunu bile reddediyorlar, çünkü yürüttükleri mücadelenin manevi yönü öne çıkmaktadır. Demek ki bu uğraşıları kendi menfaatleri doğrultusunda değil. Bırakın kardeşlerim bu işleri,çünkü ne Bulgaristan Türklerinin, ne Göçmen örgütlerinin, ne de HÖH partisinin umurunda değil bu konular. Onlar için var mı yok mu içkili ve yemekli delegasyon ve heyetler görüşmeleri. Bu kısır görüşmelerden topluluğumuzun şimdilik fazla bir kazanımı olmadı, fakat rivayetlere göre bazıları çuvalları dolduruyormuş. Bizlere ise yine damdaki hayvan gübresini çuvala doldurmak ve sırtımızla tarlaya taşımak, eve boş dönmemek için de ormandan boş çuvala gazal doldurmak kalıyor. Bu çuval yüklerinin ağırlığını bilenler ne dediğimi iyi anlar...
Şimdi biraz başımızı öne bükelim ve kendimizi sorgulayalım;
- Neden Bulgaristan Türkleri arasında ve Türkiye'deki göçmenler arasında bazı ciddi konuların çözüme kavuşması anlamında ortak hareket edilemiyor, birlik ve beraberlik sağlanamıyor.
- Nasıl olupta BAHAD'ın üzerinde çalıştığı konular bütün camiamız tarafından kabul görmüyor. Sonuçta bu BAHAD'lılar ne totalitarizme uşaklık ve ajanlık etmişler, ne de halkını soymuşlar, ne de o açlıktan kıvranırken kendileri saray yavrularında keyif ve cefa içinde tatlı bir hayat sürdürmüşlerdir. Siz hiç BAHAD'lı dolar miliyoneri gördünüz mü? Hangi sebepten dolayı göçmen örgütleri ve HÖH partisi bu konuların üzerinde ciddi bir şekilde durmuyorlar.
-Neden göçmen örgütleri yasaların izin vermemesine ramen siyasi çalışmalarda bulunmaktadırlar. Bu yöndeki faliyetleri halkımıza kazanım mı veya maduriyet mi getirmektedir. Bulgaristan'daki son seçimler arifesinde neden halkımızı kaybedecek adaylara oy vermesini sağladılar. Şimdi nasıl olupta Bulgaristan Cumhurbaşkanının veya Başbakanının nezdinde bizim hak ve hukukumuzu savunacaklar. HÖH partisi organizması içinde barınan eski totalitarizm uzantılarının temizlenmemesi bütün bu olumsuz gelişmelerin başlıca sebebi değilmidir.
-Bulgaristan Türkleri ve bütün Bulgaristan toplumu bugün dost ve akraba Türkiye Cumhuriyeti'nin şefkatine ve yardımına muhtaçtır. Türkiye'deki uzun ömürlü ve istikrarlı Hükümet,yönünü bulamayan ve şaibeli işlere buluşanlarla ciddi bir iş ortaklığına asla yanaşmaz. Bugünkü bizim yararımıza olacak olan istikrarın ve başarının yolu ,göçmen örgütlerinin güclü hükümetin yanında olmaktan geçmiyor mu. Balkanların en güzel camisinin restorasyonunu konuşmak için tertiplenen toplantıdan kaçınmakla ne elde ediliyor ki. Sanki Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Tombul çamimizi bir an evel tamir etmek istiyor, bizler ise, yani bu camiinin öz sahipleri buna yanaşmıyoruz havaları acaba kimlerin işine yaramaktadır.
- Bulgaristan'daki siyasi Türk güçleri için de aynı tespit geçerli değil mi. Varsayalım ki bu hükümetin ömrü uzun olacak. Ortak bir dialoğumuz sağlanmadığı müddetçe Hasan Azis'in Kırcaali Belediye Başkanı olması neye yarar ki...
9 yorum:
TÜRKİYEDE İSLAMCI İDARE İŞ BAŞINDA...ANCA CAMİ YAPTIRIR SİZE...TÜRKİYEDEKİ TÜRKLERİ KORUMAKTAN ACİZ HANGİ SORUNUNA EĞİLSİN...ÇARE ORADA ASGARİ MÜŞTEREKTE BİRLEŞİP GÜÇLÜ BİR SİTASİ OLÜŞÜM ÇIKARMAK BİRBİRİNİ KÖTÜLEMEK ESKİ DÜŞMANLIKLARA SAPLANMAK DEĞİL!!!
arkadaşım öyle güzel dile getirmişsin ki sizi gönülden tebrik ederim. Şunu da hatırlatmak isterim ki yeni yasa çerçevesinde Yabancı uyruklulara Türkiye'de çalışma izni verildi. Bu kadarı çok güzel benim anlayamayıp ta çok büyük üzüntü acı duyduğum bir gerçek benim soydaşlarımın da aynı kefeye koyulup, "Türk Dil Yeterlilik Sınavına" tabi tutulmaları. soydaşlarım için kabul edilemez görüyor esefle kınıyorum. Soydaşlarımı kimsenin üzüp hakir görüp küçültmesine tahammülüm yoktur. O sözünü ettiğin Balkan dernekleri artık akıllarını başlarına alsınlar...tabelacılıktan öteye geçip, soydaşlarımıza gerçek manda çözümler üretip haklarını savunsunlar...konuyla ilgili çok daha geniş yazım, çarşamba günkü Özgür Rumeli Gazetesinde yer alacak...sizi bu güzel yazınızdan dolayı tekrar tebrik eder, sonsuz teşekkür ve saygılarımı sunuyorum...
Mumun bey,kusura bakmayin onemli bir telefon geldi ve kisa bir zaman icin ayrilmak zorunda kaldim.Sizin yazdiginiz "bos cuvala gazal doldurmak" yaziyi okudum ve dusuncelerinize katilmamak mumkun degil.Cok etkilendim.Bizler de ozellikle yutrdisinda yasayan Bulgaristan Turkleri olarak senelerdir ayni soruyun cevabini anlamis degiliz.Kisacasina bir camide hoca kotuyse,cemata dua yerine iskence yapiyor ise ,cenaze bile olsa kim gider o camiye.Sizi tebrik ediyorum.Alkis buradan
ŞİKAYETE KONU ETTİĞİNİZ TAMAMEN PROSEDÜR, AKSİ BİR DÜZENLEME DEVLET MEKANİZMASI DAHİLİNDE İMKANSIZ SANIRIM, NE DE OLSA AVANTAJLISINIZ BİR BAKIMA...HAA DERNEKLERE GELİNCE Bİ O BALGÖÇÜN YENİ BAŞKANINA BİR ŞEY DİYEMEM, KALANI BİR BOKA YARAMAZ...HÜKÜMET DAHA DA KÖTÜ ANLIYACAN BİZ TÜRKLER KALDIK KENDİ BAŞIMIZA! SAYGIYLA!
ESKİLER YENİLER DİYE BİR AYRIM YAPAN MI VAR ,sAYIN m.tOPÇU.."çUVALLARI DOLDURANLAR"DİYORSUNUZ İİSİMLER VE DELİLLER ,YOKSA BU İDDİALAR İŞE YARAMAZ ... DAHA İLKELİ YAZILAR BEKLİYORUZ.. SAYGILAR
Mumun bey cok acik ve net yazmis . Ustu acik koy kilavuz'da istemez delilde . Cirkin gercekler meydanda. Tebrikler Mumin Topcu.
Mümün Aga hakikaten bu tür yazılar çok yavan kalıyor.Bu davanda nekadar haklı söylemlerin olsa da gönüllü dernek yöneticilerine yapıştırdığın yafta kaleminin acizliğini ortaya koyuyor.Bu davanın içinde senin yaptığın gibi sadece laf üretmeyen biri olarak sizleri kınıyorum. Etkinilikleri içki gibi aksesuarlarla süsleyip yararsızlığını ispatlamaya çalışmak,Sadece içki sofralarının olduğu yerleri takip ettiğini gösteriyor.Bir davaya hizmet ettiğini biliyorum ama bu davanın da sana bir yararı olmayacağını söylemek isterim.Eğer bu sefil yazı yazma durumundan kurtulmak istersen enerjinizi daha fozitif üretimlere harcamaya bakın.Dernekler kanalı ile size gelecek bir fayda yok.Allah piyangoyu bilet almayana vermiyor.Bir piyango bileti almadan yakarmayın.BAHAD'a gelince Ahmet Doğan dahil birçoğu acılar yaşadı.Bombanın tesirinin kötü olduğunu anlamak için ille de tepemize düşmüş olması gerekmiyor.Biz orada yaşnanları en az sizin kadar biliyoruz.Manevi tazminat davası peşinde olanları istisna tutuyorum.Maddi tazminat peşinde olanlardan utanıyorum.Vatan millet uğruna cezaevinde yattığını iddia edenlerin bunu menfaate tahvil etme çabaları zavallı bir görüntü veriyor.Düşüncelerinizin değer görmemesini Derneklerin yöneticilerine çamur atarak maskelemeye çalışmak malesef sırıtıyor.Kültür derneklerinin içindeki bir iki istisnai şahsiyetleri genelleştirerek sunmanız hazımsızlığa işaret ediyor malesef. Dernek idaresinde Hem paramı harcıyacağım, hem emeğimi harcıyacağım,hem sinirlerimi harab edeceğim hem sizlerin bu saçmalıklarına cevap yazacağım.Ya kusura bakma Mümün Agam.Ben o siyasi girdaplarının içinde millete hizmet görmedim. Esas mücadele siyasi ve kültürel alandadır.Hiç bir siyasi iktidar ben halka ne veririm diye kafa patlatmaz ,ben bu halktan aldıklarımı hangi yandaşlarım arasında pay ederim diye mücadele ediyor.Bunu görmeyip hala umutla menfaatlenme hayali kuranlar sözün özü saftırlar. Her neyse konumuz bu değildi.....
SIYASI MAHKUMLAR DAN ,ABDURAHMAN ZATIN yorumuna elestiri.sen kim oluyorsun,manevi,maddi tazminattan konusuyorsun.o zama ,neden SEHIT YAKINLARINA EL UZATMADIN ,EL UZATILMASINI VARLIKLI KISILERE REHBER OLMADIN DIYE SORMAZLARMI INSANA.ABDURAHMAN SENIN SEHIT YAKINLARI HAKKINDA BILMEDIGIN COK SEY VARHABERIN OLA.BAZI SEHIT AILELERI TURKIYEYE SINIR DISI EDILDIKLERINDE,yanlarina COCUKLARINI ALIP GELMISLERDIR,bazilari gibi parali pullu,kamiyon dolusu esya alarak gelmemislerdir.BALKANLARDA YASAYAN TURKLER ICIN KURULMUS OLAN sozde magdurlara destek ve yardim dernekleri bile on bes yirmi yildir surum surum surunen,SEHIT COCUKLARINA VE ANNALERINA ASLA YARDIMDA BULUMAMISLARDIR.bulgaristanda sozde turklerin partisi olarak bilinen h.o.h.partisi ajan yoneticileri,SEHIT YAKINLARINA YARDIM ETMEK YERINE ONLARI kendilerinden uzaklastirmislardir.SEHITLERIMIZIN katillerinden bu gune kadar hesap sormak yerine ,yurutulen davalarin ertelenmelerine yillarca kostek olmuslardir.hala onlarin engellemeleriyle bu gune kadar tek bir jivkov katili mahkemeye cikarilmamistir ve cezalandirilmamistir.bu boyle biline.
SAYIN MÜMİN TOPCU O KADAR GÜZEL BİR YAZI YAZMIŞSINIZKİ GERÇEKTEN İÇİMİ İÇİMİ SIZLATIYOY.İNANINKİ 25 YILDIR DAHA TÜRK ADINI ALMAMIŞ BAZI KENDİNİ BİLMEZ KİŞİLER TÜM DERNEKLERİMİZİN VE DİER ÖNEMLİ KURULUŞLARDA YAPMIŞ OLDUĞU YALAKALIKLAR ...EN KIYMETLİ ŞEHİTLERİMİZİ GAZİLERİMİZİ BELENE MAĞDURLARIMIZI VE YILLARCA TÜRKLÜK MÜCADELESİ VERENLERİ KÜÇÜMSEMELERİ .BİZLERİ DERİNDEN ÜZMEKTEDİR BUNLARIN GAYELERİ SADECE SADECE KENDİ ŞAHSİ MENFAATLERİ DOĞRULTUSUNDA YETKİLİ MAKAMLARI YANILTMAKTADIRLAR .BUNLARI BİLMENİZDE YARAR VARDIR
Yorum Gönder