Zorunlu Türkçe dersleri görmeden sorunu çözemiyeceğiz

20 Kasım 2012 Salı |

Hikmet EFENDİEV

Dil öğretmede interrnet rolünün artacağına inanıyorum. Belki çözüm internetle gelecek. Daha anlaşılır açıklayabilmem için Sofya'da Memişev'in çıkardığı "Balon" adlı gençlik dergisini hatırlatayım. Yazılı iletişimde çok başarılıydı. 
Biz, Türkler, Türkiye dışında yaşayan ana babalar olarak dilimizi çocuklarımıza öğretme konusunda yeterli değiliz. Anadilimiz değişik lehçelerdir. Lehçenin ise, kitabı defteri, hocası yoktur. Bu ağızların birleştirilmesi ancak okulda olabilir. Işık okul pençeresinden girmeli. Anahtar budur. 
Lehçelerimizi nesilden nesle, anababadan çocuklara geçiren düzenli bir öğretim metodolojisi (yöntem bilimi) de yoktur. Bu iş aillenin genel kültürüne dayanır, Türk dili olarak o da giderek söndüğünden, Türkçe ana okulu ve zorunlu Türkçe desleri olmadığından bilgi kaynaklarımız tıkalıdır.
TRT belgeselde bir konuşma yapan Deliormanlı HASAN "biz küflenmiş" dil konuşuyoruz, dedi. Çok üzüldüm. "Küflü" sözü belki en uygun değim olmasa da HASAN samimiydi ve kendi dil darcığından "küflenmiş" sözünü çıkararak, bütün dünyaya bir gerçek anlattı. Kanımca onu işitenlerin hepsi olayı anladı.
Yazdıklarım Deliorman, Dovruca ve Rodoplar için tamamen geçerlidir. Hiçbir ailemizde, hiç bir köyümüzde çocuklarımız okulda zorunlu Türkçe dersleri görmeden biz bu sorunu çözemiyeceğiz. Türkçe dersi almayan bir çocuk, hepimizce anlaşılır bir Türkçe konuşup yazamaz. Bizi Türk yapan ortak anlamlarımızdır. 
246 TV'de Türkçe program var. Günümüzde TV Tükçe öğrenme açısından çok önemlidir, fakat TV seyredenin konuşma dili zenginleşir, ama seyirci Türkçe mektup yazmayı öğrenemez. Diz boyu cahillik devam eder. Radyo ve TV yayınlarının anadilimizin yaşatılması açısından çok önemli bir rol oynadığını bir daha vurgulamadan geçemem. Özellikle son yıllarda "Tek Rumeli" ve "Rumeli TV" BG Türklerinın konuşma diline çok yakın programlar sunulması, dilin görsele bağlanması, yerel müzikle örülmesi yararlı oldu.
Kültür - sanat dilimize çok yakın sunumlar, yerel şiveler nüanslarıyla seslendirilen şarkı ve türkülerin tesiri artrıyor. Şive özelliklerimizin yaşmamız da dil öğrenme açısından son derece önemlidir. İnsanımızın ekrana kilitlenmışlığınden yararlanarak, oyun, kültürel etkinlik, yerel ağızlara yakın zenginliklerle dil darcığını doldurmak aktuel oldu.
Ben şahsen Ankara'da dil kurumunun, yazıda vurgulandığı üzere Eskişehirli ya da başka bir enstitüden bilim adamlarının "uzaktan eğitim"le dil öğretiminde başarılı olacaklarına inanmıyorum. Ekmek resmi çizerken, karın doymaz.
Sayın bilim adamları, sayın Türk dili uzmanları, lütfen çalıştığınız kurumlardan maaşınızı alırken paranın rengine ve miktarına baktığınız ciddiyetle bakın bu olaya. Arapça TV ekranında öğretilebiliyor da, Türk dili neden öğretilemiyor? Düşünsenize. Kısır kaldınız. Ayıp olmuyor mu? Yoksa siz şu Bulgar hikayesini işitmiş olmayasınız?
Baba avukarmış. Oğluna da hukuk okutmuş, avukat olarak yetiştirmiş. Bir gün rahat6sızlanan baba, sıradaki duruşmaya oğlunu göndermiş. "Ne oldu oğlum?" diye sorunca, "Baba ben bu işi bitirdim. Karar çıktı. Dosya kapandı cevabını almış!" "Ya oğlum, nasıl yaparsın bunu, ben seni bu davadan aldığım parayla okuttum! demekten kendini alamamış ve ani beyin kanamasından ölmüş... 
100 yıla yakın geçmişi olan Türk dil kurumu memurları, umarım ne demek istediğimi anlamışlardır. Bizde başarısızlık bir salgın hastalık oluyor. Ne yazık değil mi? İlacını bulmamız varolabilmemize tek çaredir. 


8 yorum:

Adsız dedi ki...

türkçe derslerine sadece bir başvuru ile evlatlarını dahil edecek olanlar bunu yapmazken , "biz bunu beceremiyoruz. zorunlu yapın da gelsinler" diyoruz . bu saçmalık. türk milleti kendi diline zorunlu kalmadan sahip çıkmalı. seçmeli ders olmasından kaynaklanan olumsuzlukları ortadan kaldırmak için uğraşmalıyız evet ama bunu yaparken de zorunlu olmadan dahi bu derse sahip çıktığımızı da göstermeliyiz.
ayrıca sayın yazar iyi hoş yazmış da işe ilk kendi soyadındaki -ev ekini kaldırmaktan başlasa daha iyi olacak.

Adsız dedi ki...

bu yazıyı yazan a yazıklar olsun etnık bolucuğe yelken açmış .
yanlışı bu şekil mı doğrultucan
tüüüü sana

Adsız dedi ki...

Yirmi yıl hep bunu çiğneriz. Tespitleri arka plana bırakmalı. HÖH-ün dirilişine bakarak daha nice yıllar geçer gider, Türkçemizi unutarak.

Adsız dedi ki...

BG'de 1960'larda KIBRIS konusunda yapılan bir konferansta konuşmacılardan biri son söz olarak şöyle demişti: "Her şeye rağmen biz - konuşmacılar, Kıbrıs konusu çözülene kadar devletimizin çoook ekmeğini yiyeceğiz..." Siz, yazıcı ve yorumcu arkadaşlar, BG'de Türkçe konusu çözülene kadar daha çoook devletin ekmeğini yiyeceksiniz gibi geliyor bana. Hikmet Efendiev -ev ekini kaldırsa ne olur sanki? Doğan çetesindekiler -ev'siz ya... Bu işi ancak BG ve TR hükümetleri (isterlerse) çözebilir. Gerisi yalan!

Adsız dedi ki...

Bu BKP uzantısı ajan partisi DPS türklerin sadece oyunu istiyor hızmete gelince yok çünkü uzun vadede Jivkovun yapamadığı asimilasyonu yapmak, ve yeniden " Vızroditelen prosesi" gercekleştirmek.Ajan bozuntuları kesinlik ile türkçe okumasını istemiyor onun için sorun çözülmüyor.

Adsız dedi ki...

Kardeşim,pekiyi anlaşıldı.O kişiler ne âlâ "ajan bozuntuları" da, şurada 20 yıldır koşa koşa onlara oy verenler,milletvekili makamına oturtanlar sizler değil mi?

Adsız dedi ki...

AdsızKasım 20, 2012, "türk milleti kendi diline zorunlu kalmadan sahip çıkmalı." demiş, anlaşılan ya Bulgaristan'daki şartlardan haberi yok ya da üstünkörü bakmış olaylara. Bulgaristan'da çocuklara Türkçeden, Türklüğünden soğutmak için nasıl beyinlerini yıkadığından haberi yok. Umarım abilerimizden biri bu olayı anlatan bir makale yazar da daha da bilinçlenir.

Fatih dedi ki...

Türkçe eğitim kesinlikle zorunlu olmalı. Haftada bir kaç saat seçmeli ders ile "sus" tuzağına düşülmemeli. Çocuklara kalsa beden ve resim dersinden başka istemezler. Daha nice haklardan mahrum insanımız aslında. Tabi bunun yanında işin ekonomik yönü de var. Unutulmamalı ki o da gizli "etnik temizliğin" bir unsuru.

Yorum Gönder

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve AJANS BG'nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Мненията на редакцията и на автора/ите могат да не съвпадат.