BİR TAKVİMİN HİKÂYESİ.

6 Ocak 2013 Pazar |

Firdevs BÜYÜKATEŞ

2012 yılının son günlerinde bir “maya takvimi “düştü dillere ne siz sorun ne ben anlatayım.
İki sözün biri “maya takvimi”.
Telefonlardan vedalar ediliyor, facebook’tan helallikler alındı ve oturup kıyamet günü beklendi aynen ölümü bekleyen hastalar gibi.
Kimimiz döküldük Şirince yollarına, sanki oranın Allah’ı başkaymış gibi inanarak hayatın sadece orada var olacağına.
Kimimiz günler önce yaşamdan koparak o gün gelmeden gömdük içine geleceğimizi.
Oysa gerçek kıyamet her zaman her gün yanı başımız da olmasına rağmen, göremedik, hissedemedik.
Bu yılın erken başlayan çetin kış şartlarında sokaklarda donan evsiz barksız insanları, köprü altlarında yarıda kalmış inşaatlarda yaşam sürdürmeye çalışan küçük çocukları, her gün zirvelere tırmanan işsizlik, üniversite bitiren gençlerin yeni yıla karşı binlerce kilometrelerden gelerek hayallerini birkaç bilen satışına sığdırmaları, yıllardan beri beşer onar verdiğimiz şehitler, evine ekmek getiremediği için intiharlar, doğal gazı olsa da pahalılıktan soğukta duran aileler,uykularımızı bölen yarınların endişeleri,açılım uğruna ödemekle bitmeyen bedeller,düşündürmeliydi bizleri.
2012 yılının sonu tuhaflıklarla dolup taşarken yeni yıl gelip kapımızı çalıverdi.
Bu kıyamet korkusuyla “Yeni yıla” bile hoş geldin diyemeyenler var, maya takviminin etkisi altında kalmışlar ama bütün koca bir yıl hiçbir iz bırakmamış onlarda.
Dilerim 2013 yılı yeni umutlar, yeni düşünceler, yeni güzelliklerle gelir, insanoğlunun üstünden bu garip sis perdesini siler, insanlığın yüzü güler ve hayallerle değil gerçeklerle yaşamaya başlarız.

0 yorum:

Yorum Gönder

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve AJANS BG'nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Мненията на редакцията и на автора/ите могат да не съвпадат.