Rekabet,
kaliteyi artırır derler. Bununla ilgili birkac alanda ornek
verilebilir. Fakat ben Bulgaristan Türkleri arasında en çok bilinen
örnekleri vereceğim. 1989 yılı öncesi Bulgaristan'daki komünist
rejiminde istisnasız her şey devletindi, özel firma yoktu. İstisnasız
her şey derken altını çiziyorum. Bunun az da olsa olumlu yönleri olduğu
gibi olumsuz yönleri de vardı. Örneğin rekabetsizlik.
Bulgaristan’da kendi aralarında yarışan özel firma olmadığı için doğal olarak müşterileri yanına çekmek adına aralarında rekabet yoktu. Genelde bir mahallede, semtte ya da köyde birden fazla eczane, bakkal, dükkân yoktu. Örneğin satıcılar, robot gözüyle bakıyordu müşteriye, hatta müşteri, mallara uzun uzun bakınca "Alacaksan al, almayacaksan defol git, bütün gün seninle uğraşamam" diye saldırgan bir tonla azar işitirdi. Bakkal en yakın dükkânın kendisininkisi olduğunu, acıkınca da mutlaka yiyecek alacaklarını, mallar satılmasa da devletten ona maaş geleceğini çok güzel biliyordu, bu yüzden de pek müşterilerin gönlünü almak, dikkatini çekmek için çaba harcamaya gerek görmüyordu. Bugün artık aynı yerde aynı ürünü satan satıcılar olmasına rağmen bazılarında bu zihniyet hȃlȃ kalkmış değil. Yine aynı şekilde müşterilere kaba davranmaya devam ediyorlar.
Ancak rekabetin vahşi, ilkel yönü de yok değil. Bu normalde ilkel zinyetlilerde olur. Öyleleri, kendi meslektaşlarını ya da aynı alanda çalışanları rakipten çok azılı düşman görür. Düşman gördükleri için de maddî, manevî, kısaca her türlü zararı vermeye; adını karalamaya hazırdır. Bu tür rekabet ilerlemekten çok gerilemeye yol açar.
Rekabetin yapıcı gücüyle ilgili başka örnek de çağımızın teknolojisi. Dev marka şirketler, örneğin bir teknolojik aletin her gün daha yenisini, daha güzelini, içinde daha fazla özellik barındıranını icaat eder. Bunun canlı örneği smartfonlardır. Hem cep telefonu hem bilgisayar hem çekim kamerası hem de fotoğraf makinesi işlemini görürler. Aynı zamanda daha yenisi çıkınca eskilerinin fiyatları da düşer.
2007 yılında Sofya'da kamerası, CD, DVD, USB yatağı olan 4 bin leva civarında dizüstü bilgisayarlar vardı. Hard diskleri 250 GB bile yoktu. Fakat o zamanlar bize son derece süper modern, ekstralı bir leptor geliyordu. Bugün o dizüstü bilgisayarların değeri düşmüştür. O modeller bugün 200 levaya ancak satılır.
Rekabetin yapıcı yüzü de hizmet sektörünün her alanına yansıdığını görürüz. En ucra köşelerde halkla çalışmaktan para kazananlar bile yaratıcı fikirler üretmek zorunda kalır. Bu konuyla ilgili de canlı örnek vereceğim. Örneğin Kırcaali'deki taksiler. Bugün taksiler ile taksi firmalarının sayısı epey arttı. Bu şartlarda para kazanmak, ayakta kalmak çok daha zor. Bunun için de müşterilerinin fakirliğini de hesaba katmaları gerekecek. Dünyada örneği az bulunur uygulamayla ilgili örnek vereyim. Kırcaali, Sofya ve Filibe’deki bazı taksi şirketleri 'çağrı at’ uygulamasını getirdi. Cep telefonuyla çağrı yapıyorsun. Taksi durağından cağrı atan kişiyi arayıp “Buyurun, taksi mi istemiştiniz, nereye gönderelim?” diye sorarlar.
Kırcaali gibi küçük bir il şehrinde taksicilerin bu kadar artması aralarında rekabeti de körüklüyor. Bundan dolayı da şirketler, müşterileri yanına çekmek için cazip imkânlar sunmak, örneğin az görülmüş uygulamalar getirmek zorunda hisseder kendilerini. Bu yüzden de dahice uygulamalar akıl ederler. Bu da rekabetin yapıcı özelliğinir bir sonucudur.
Bulgaristan’da kendi aralarında yarışan özel firma olmadığı için doğal olarak müşterileri yanına çekmek adına aralarında rekabet yoktu. Genelde bir mahallede, semtte ya da köyde birden fazla eczane, bakkal, dükkân yoktu. Örneğin satıcılar, robot gözüyle bakıyordu müşteriye, hatta müşteri, mallara uzun uzun bakınca "Alacaksan al, almayacaksan defol git, bütün gün seninle uğraşamam" diye saldırgan bir tonla azar işitirdi. Bakkal en yakın dükkânın kendisininkisi olduğunu, acıkınca da mutlaka yiyecek alacaklarını, mallar satılmasa da devletten ona maaş geleceğini çok güzel biliyordu, bu yüzden de pek müşterilerin gönlünü almak, dikkatini çekmek için çaba harcamaya gerek görmüyordu. Bugün artık aynı yerde aynı ürünü satan satıcılar olmasına rağmen bazılarında bu zihniyet hȃlȃ kalkmış değil. Yine aynı şekilde müşterilere kaba davranmaya devam ediyorlar.
Ancak rekabetin vahşi, ilkel yönü de yok değil. Bu normalde ilkel zinyetlilerde olur. Öyleleri, kendi meslektaşlarını ya da aynı alanda çalışanları rakipten çok azılı düşman görür. Düşman gördükleri için de maddî, manevî, kısaca her türlü zararı vermeye; adını karalamaya hazırdır. Bu tür rekabet ilerlemekten çok gerilemeye yol açar.
Rekabetin yapıcı gücüyle ilgili başka örnek de çağımızın teknolojisi. Dev marka şirketler, örneğin bir teknolojik aletin her gün daha yenisini, daha güzelini, içinde daha fazla özellik barındıranını icaat eder. Bunun canlı örneği smartfonlardır. Hem cep telefonu hem bilgisayar hem çekim kamerası hem de fotoğraf makinesi işlemini görürler. Aynı zamanda daha yenisi çıkınca eskilerinin fiyatları da düşer.
2007 yılında Sofya'da kamerası, CD, DVD, USB yatağı olan 4 bin leva civarında dizüstü bilgisayarlar vardı. Hard diskleri 250 GB bile yoktu. Fakat o zamanlar bize son derece süper modern, ekstralı bir leptor geliyordu. Bugün o dizüstü bilgisayarların değeri düşmüştür. O modeller bugün 200 levaya ancak satılır.
Rekabetin yapıcı yüzü de hizmet sektörünün her alanına yansıdığını görürüz. En ucra köşelerde halkla çalışmaktan para kazananlar bile yaratıcı fikirler üretmek zorunda kalır. Bu konuyla ilgili de canlı örnek vereceğim. Örneğin Kırcaali'deki taksiler. Bugün taksiler ile taksi firmalarının sayısı epey arttı. Bu şartlarda para kazanmak, ayakta kalmak çok daha zor. Bunun için de müşterilerinin fakirliğini de hesaba katmaları gerekecek. Dünyada örneği az bulunur uygulamayla ilgili örnek vereyim. Kırcaali, Sofya ve Filibe’deki bazı taksi şirketleri 'çağrı at’ uygulamasını getirdi. Cep telefonuyla çağrı yapıyorsun. Taksi durağından cağrı atan kişiyi arayıp “Buyurun, taksi mi istemiştiniz, nereye gönderelim?” diye sorarlar.
Kırcaali gibi küçük bir il şehrinde taksicilerin bu kadar artması aralarında rekabeti de körüklüyor. Bundan dolayı da şirketler, müşterileri yanına çekmek için cazip imkânlar sunmak, örneğin az görülmüş uygulamalar getirmek zorunda hisseder kendilerini. Bu yüzden de dahice uygulamalar akıl ederler. Bu da rekabetin yapıcı özelliğinir bir sonucudur.
3 yorum:
birlik beraberlikte bereket vardır güç vardır.ayrılıkta başımız one eğer yalnız kalırız
"birlik beraberlikte bereket vardır güç vardır.ayrılıkta başımız one eğer yalnız kalırız" Türkçeyi ne kadar düzgün kullandığını bir yana bırakırsak sana şunu diyebilirim: Burada Türk milletini birbirinden ayırmaktan söz etmiyor. Satıcı rakibi olmayınca "benden başkası yok" diye ciddi ciddi çalışmaya ihtiyaç duymaz deniyor.
Sacma sapan bi yazi
Yorum Gönder