1989 göç
yıllarından sonra Türk dünyası toplantılarında “Bulgaristan’dan beynimiz aktı
gitti”, dedim. Şumnu Kültür Evi çalışmalarına başladığımda bilgili kişi,
öğretmen, kareoğraf, müzisyen, tarih ve
edebiyat uzmanları konusunda büyük eksiklikler, çok sıkıntılar yaşadım. Bu
nedenle Eleman Yetiştirme Programı’na “Başla” dedim. 2004 yılında Şumnu
Belediyesi desteği ile 2 hafta süren Rumeli Folklor Oyunları kursu düzenledik.
Bilindiği gibi her yıl Şumnu Kültür Evi’nde her yaz tatilinde Folklor(oyun ve
türküler), El İşleri(ebru, ahşap boyama, resim, dikiş nakış), Türkçe, Türk
Edebiyatı kursları, tarihi yerleri gezme programları düzenliyoruz. İlgisi
olanlara şimdi bu duyuruyu yapıyoruz: Bu sene yaz kurslarımız Haziran’ın ilk 2
haftasında gerçekleşecek. Katılmak isteyen herkese kapı ve kalbimiz açıktır. Ayrıca
bize en yararlı olan Türkiye’de düzenlenen kurslarımız gerçek oldu. İstanbul
Cenan Vakfı, Kubbealtı Vakfı, Bakırköy Halk Eğitim Evi, Çerkezköy Halk Eğitim
Evi, Vefa Lisesi, Gökkuşağı Okulu, Kadıköy Kız Meslek Lisesi, Maltepe
Üniversitesi Balıkesir Belediyesi, Tekirdağ Valiliği ve Milli Eğitim Müdürlüğü,
Türkiye Cumhuriyeti Burgas Başkonsolosluğu
ve başka kurumlar sayesinde bilgi alma konusunda oldukça geliştik.
Bu kısa ve öz
eğitim programları sayesinde Şumnu Kız Saz Orkestrası, Davul Zurna Takımı, Genç
Kalemler kompozisyon ve şiir yarışmaları, Destan Folklor Grubu, Karagöz
Tiyatrosu, El İşleri ve Araştırma kulüpleri kuruldu ve çalıştı. Katkısı olan
herkese teşekkürlerimizi sunmak az geliyor.
Şumnu Kültür
Evi’ne 5 yaşından beri tüm ekiplere katılan bugün 19 yaşında olan Mirel Tuncay,
Eleman Yetiştirme programlarımızın ilk olumlu ve çok değerli sonucu oldu. Bir
toplantıda onun ifadelerinden çok mutlu oldum. Gururla onu size tanıtmak
istiyorum.
“ Artık büyüdüm. Artık çocuklara bilgi verecek
kadar yaşa geldim ve yıllarca kültür evi ailemizde bilgi edindim. Nurten Hanım
bizim hem annemiz, hem öğretmenimiz, hem dostumuz, hem sırdaşımız oldu.
Yıllarca, sanki gelecekte hepimiz bu işi yapacak gibi, Türk kültürü ile ilgili
çalışacak gibi bizi yetiştirdi ve bize bilgi verdi, bize Türk özelliklerimizi
anlattı, her provada anlattı. Onun sayesinde ne olduğumuzu öğrendik. Onun
sayesinde bu ülkede Türk olduğumuzdan dolayı artık çekingen, kapalı, korkak
değiliz. Bu toplumun gelişmesi için bizim de, atalarımızın da ne kadar büyük
katkıları var olduğunu öğrendik. Farklı olanlara da saygılı olmayı eksik
etmedik. Bana sadece değil, bize, çocuklara ve gençlere değer verdiğinden
dolayı ve beni işe aldığından dolayı ona teşekkürlerimi sunuyorum. Genelde buraya kadar, kapıya kadar gelmek
zor, ama gelen, daha sonra yıllarca kalıyor. Benim gibi yıllarca gelen çok
çocuklar var. Biliyorsunuz, 18 yaşımı bitirir bitirmez buraya işe başlamak
istedim, çünkü saz çalmak, halk oyunları, Türkçe türküler benim ruhumdur,
hayatımın bir parçasıdır. Gönüllü olarak öğrenciyken ekiplere katılırken bu işi
yapmak ne olduğunu bilmiyormuşum. Bu işi yapmak hem çok zor, çünkü yoktan var ediyoruz, hem çok zevkli ve
heyecanlı. Maddfi sıkıntıları olan ve çok özveri ve emek isteyen bir iş. Maaşım
çok az. Bundan dolayı burada ne kadar kalacağımı bilmiyorum, ama mutluyum.
Şumnu Kültür Evi ilk yetişmiş ve çalışan elemanı olduğum için şanslıyım.
Biliyorum, buraya gelen tüm çocuk ve gençler, başka şehirlere gitmiş olsa da bu
işi yapabilecek seviyededir, ya da bu işi yapmasa bile bilgilerini aktaracak,
Tütk kültürü özelliklerimizin var olması için katkıda bulunacak, gelecekte
çocuk ve torunlarına bilgi aktarmaya devam edecek. Bizler bunu gördük, bunu
devam etmeden duramayız”
Hey, halkım! Bulgaristan’da
bir Türk olarak insan öğrencilerinden bunları duyunca duygulanmaz mı, yaptıklarından
mutlu, huzurlu, memnun olmaz mı? Boş boş reklamla değil, dolu dolu varlıklarla
başarılarını başkalarına tanıtmaz mı? Herkes Mirel gibi, Şumnu kültür Evi
gençleri gibi bilgili, yetenekli, yaratıcı eleman yetiştirmesini diliyorum.
Türk olmakta para yok, eleman yok, siyaset ve devletimizden destek yok, ders kitabı
yok, kaynak yok, bilgimiz yok demek yok! Türk kültürümüzü, Anadili Türkçemizi,
Türk maddi ve manevi değerlerimizin var olmasında yok demek, olmamalı!