Azerbaycan notları

26 Ocak 2014 Pazar |

İrfan BOZAN 

Ekmeğe “çörek”, yoğurda “katık”, tavuğa “toyuk” deseler de Azerbaycan Türkiyeli birinin yeryüzünde Türkçe kullanarak anlaşabileceği tek ülke. Türkiyeli biri Azerbaycan’da hiçbir sıkıntı yaşamadan hayatını sürdürebilir. Okuyabilir, çalışabilir. Hele de çocuklarla ve gençlerle iletişim kurmak çok kolay. 50 yaş üzeri birisi size “İstanbul’a samelot ile gittim” der siz bunu anlamazsınız. 30’lu yaşlardaki bir Azeri, Rusça uçak anlamına gelen “samelot” yerine Azericesi olan “teyyare”yi kullanınca anlarsınız. Çocuklar ve gençlerse bu iki kelime yerine Türkiyeliler gibi uçak kelimesini tercih eder.
Gençler ve çocukların uçak kelimesini kullanmasının tek bir açıklaması var: Türkiye’den yayın yapan televizyonlar. Gittikçe yaygınlaşan uydu anteni teknolojisi Azerbaycan’da neredeyse her eve TürkiyeTV kanallarını sokmuş. Tahmin edileceği gibi diziler en gözde programlar. Bazı dizi yıldızlarını İstanbul’da görüp görmediğimi sorduklarında “çıkaramadım” sözü nedeniyle epeyce ayıplandığımı söylemeliyim. Zaman zaman “Türk dizileri Azerbaycan’da yasaklandı” haberleri yapılsa da, uydu tüm yasakların önüne geçiyor. Yasak, ülkedeki lisanlı kanalların bu dizileri yayınlamaması ile sınırlı. Böyle bir yasağın gerekçesinin ne olduğunu da Azerbaycanlılar, Wikileaks belgelerinden öğrendi. ABD’nin Bakü elçiliğinin 23 Ocak 2009 tarihli kriptosunda ABD’li yetkili Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in Türk dizilerini yasaklama gerekçesi olarak, “İranlılar kadınlarını kapatırken gülüyoruz ama insanlar Türklerin de kadınlarını kapattıklarını görürlerse bu ciddiye alınabilir” dediğini aktarıyor. Azerbaycan çoğunluğu Müslüman olan laik ülkeler arasında yer alıyor. Hatta Azerbaycan, 1918’de kurulan Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti ile “laiklik” ilkesini ilk kabul eden ülke. Yani Türkiye, öğretildiği gibi çoğunluğu Müslüman ilk “laik” ülke değil. Azerbaycan’ı yönetenler, laiklik konusunda çok hassas. 2010 yılının Sonbaharı’nda ilk ve orta öğrenimde kızların başörtüsüyle okula gitmeleri yasaklandı. Bu karara tepki gösteren Azerbaycan İslam Partisi yöneticileri sokağa çıktı. Bu partinin Genel Başkanı ve bazı yöneticileri şimdi tutuklu.
Siyasal hayat
Azerbaycan’ın tek hakimi babası Haydar Aliyev’den bayrağı devralan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev. Yeni Azerbaycan Partisi’nin (YAP) desteklediği Aliyev’in cumhurbaşkanı yetkileri son derece geniş. Ülkede 2010 Kasım ayında yapılan seçimleri YAP ezici bir zaferle kazandı. 125 sandalyeli parlamentoda 71 sandalye YAP’a ait. Muhalefetse her seçimin ardından “hile” yapıldığı” iddiasını ortaya atıyor. Musavat Partisi ve Halk Cephesi muhalefette başı çekiyor. İki partinin de en büyük propaganda kozu gazeteleri. Musavat Partisi’nin gazetesi “Yeni Musavat” 9 milyonluk Azerbaycan’da 15 bin satışla en çok satılan gazete. Onu Halk Cephesi’nin yayın organı “Azadlık” izliyor. Güneyden esen “Arap Baharı” rüzgarı Nisan ayında Azerbaycan’a da uğradı. Muhalefet, 2 Nisan 2011’de Bakü’nün Şelale Meydanı’nda toplanıp “Aliyev istifa” sloganlarıyla yürüdü. Yürüyüşü takip eden gazetecilerin 3000 ile 5000 arasında rakamında birleştikleri kalabalığı güvenlik güçleri dağıttı. Gözaltına alınan bazı kişiler de “Kamu ve Özel Mülke Zarar Vermekten” 3 yıla kadar ceza aldı. “Bahar” yaşamak isteyen muhalefet hüsrana uğradı. “Arap Baharı”nın Azerbaycan’a bir hediyesi de olmadı değil. Aliyev iktidarı Mart ayında Türkçe “Yolsuzlukla Mücadele Komisyonu” olarak adlandırılabilecek bir oluşum kurdu. Rüşvet alan ya da yolsuzluk yapan kamu görevlilerinin tespitini yapan Komisyon, çok sayıda kamu görevlisi hakkında soruşturma açılmasını sağladı. Azerbaycan’ın artan petrol gelirleri ve bu gelirin daha çok kamu elinde birikmesinin kamuda suistimallere neden olduğu iddiaları sıkça dile getiriliyor.
Bakü “şantiyesi”
58 milyar dolar. Bu rakam 2006 yılından bu yana Azerbaycan Devleti’nin kasasına giren petrol gelirini ifade ediyor. Üstelik bu gelir her yıl daha da artacak. Baba Haydar Aliyev, 1990’ların ortalarında dev petrol şirketleriyle anlaşmalar yaptı. Bu anlaşmaların gelirini kullanmak oğul Aliyev’e kısmet oldu. Azerbaycan büyük petrol rezervlerine sahip bir ülke. SSCB döneminden kalan petrol kuyuları artık daha modernize ve daha verimli. Büyük gaz rezervleriyse hala kullanılmayı bekliyor. Azerbaycan’ın yüklü miktarlarda gaz gelirlerine kavuşacağı dönem olarak 2020 sonrası öngörülüyor. Petrolün kokusunu Hazar Denizi kıyılarında ya da Bakü’nün dış mahallelerinde hissetmek mümkün. Petrolü görmek içinse gözleri havaya dikmek gerekiyor. Bakü’de yükselen dev binalar ve inşaatlar petrol gelirlerinin nasıl harcandığını gösteriyor. İş merkezleri, oteller, konser salonları, modern konut inşaatları Bakü’nün çehresini tamamen değiştiriyor. Tüm bu çalışmaların itici gücüyse 2012 yılında Bakü’de yapılacak olan Eurovizyon şarkı yarışması. 2011’in birincisi Azerbaycan, Bakü’yü tüm dünyaya olamasa bile Avrupa’ya görücüye çıkarmaya hazırlanıyor. Eurovizyon yarışması için Bakü’nün en görkemli yeri olan Bayrak Meydanı’na yeni bir bina yapılıyor. Binanın ihalesini bir Alman firma kazandı. İnşaat başladı. Yeniden inşa edilen Bakü’ye Türkiyeli inşaat şirketlerinin de eli değiyor. Kentin simgesi olacak hatta Azerilerin iddiasıyla Sidney Opera binasını gölgede bırakacağı söylenen konser salonunun inşaatını Türkiyeli bir firma gerçekleştiriyor. Birçok inşaatta da Türk müteahhitlerinin imzasını görmek mümkün. Sohbetimize “az önce yeni bir iş aldım” sözüyle başlayan ve bunun keyfini yaşayan Türkiyeli bir işadamı Azerbaycan’da iş yapmanın ipuçlarını da verdi. Azerbaycan yönetimi inşaatların zamanında bitmesi konusunda çok hassasmış. Eğer bir şirket zamanından önce inşaatı bitirirse bir sonraki işi hazırmış bile.
Zenginleşen Azerbaycan’ı görmek için Bakü caddelerindeki arabaların markalarına bakmak da yeterli. Bu kadar lüks araba bir arada ancak diğer petrol zengini ülkelerde görülebilir. Bakü caddeleri son model arabaların işgali altında. Bu durum petrol zengini yeni bir sınıfın varlığını da gösteriyor aynı zamanda. Bakü dışına çıktığınızdaysa sizi eski SSCB dönemi simgesi Lada otomobiller karşılıyor. Petrol parasının Bakü dışına çıkamadığını buradan anlıyorsunuz. Bu durum Bakü’ye doğru bir göç başlatmış. Yakın gelecekte Bakü’nün ciddi bir göç sorunu olacağı kehanet değil. Başka kentlerden gelenler Bakülü işverenler için ucuza çalışacak eleman statüsünde ancak göçün getireceği diğer sıkıntılarsa da kapıda. Azerbaycan’da göç denilince hala akla gelen tek şey Karabağ.
Karabağ “kanayan yara”
Azerbaycan’a gidip de Karabağ kelimesini duymamanız mümkün değil. Hadi duymadınız diyelim Bakü’nün ortasında yıkılacak gibi duran “buralarda da insan yaşar mı?” sorusunu sordurtacak bir binaya mutlaka rastlayacaksınız. Bakü’de biraz daha zaman geçirince “o binalarda yaşayanlar yine şanslıymış” diyeceğiniz manzaralar sizi bekliyor. Tren vagonlarında, fabrika içlerinde yaşayan Karabağ göçmenlerine mutlaka rastlayacaksınız. 1990’ların başında Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki Karabağ ihtilafı savaşa dönüştü. Savaşta Azerbaycan Yukarı Karabağ’ı ve bazı Azerbaycan kentlerini Ermenilere terk etmek zorunda kaldı. Bu savaş Azerbaycan’a 800 bine yakın göçmen getirdi. Gerek Azerbaycan kentlerinden, gerekse Karabağ’dan gelenler ülkede çok kötü koşullarda yaşıyorlar. Zenginleşen Azerbaycan’dan onların payına şimdilik düşen bir şey yok. Hele de Karabağ’dan gelen 250 bin kişi için “nasıl olsa bir gün dönecekler” beklentisi ile hiçbir şey yapılmıyor. Karabağ göçmenlerini bu halde görmek şaşırtıcı çünkü Karabağ Savaşı sokaktaki her Azerbaycanlı için hala çok taze. Azerbaycan’da savaşın acısını bire bir yaşamamış olanlarda bile Karabağ’ın kaybedilmesinin sıkıntısına rastlamak mümkün. Her Azeri, bir gün Karabağ’ın Azerbaycan toprağını olacağını söylüyor. Savaşta yenilmelerinin nedeni olarak Rusya’nın Ermenistan’a yardım etmesini gösteriyorlar. “Karabağ için savaş çıkar mı?” sorusuna büyük oranda “evet” yanıtının ardından “Rusya karışmasa 2 saatlik iş” yanıtı geliyor. Azerbaycanlıların Karabağ’ı unutmaları o kadar zor ki, hala bir Azeri için en lezzetli et Karabağ dağlarının kekiğini yiyen kuzunun eti. Karabağ halıları her zaman gözde. Karabağ türküleriyse her daim popüler.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

İrfan bey size birkaç uyarım olacak:
1. Karabağ zaten Azerbaycan Cumhuriyeti sınırları içinde resmi olarak. Sadece silahlı ermenilerden dolayı olarada yaşayamıyorlar. Olaya objektif baktımızda durum bundan ibaret.
2. Azerbaycan Türklerine "Azeri" demek Bulgaristan Türklerine "Bulgar" demek gibi bir şeydir. Onlar bile kendilerine ya Azerbaycanlı der ya da Azerbaycan Türkü.
"Azeri" kavramini Fars milliyetçiliği yapan Ahmet Kesrevi dayatmıştır. Biz neden her dayatılana boyun eğelim ki????

Adsız dedi ki...

Yayinlamis oldugunuz yazi 30 eylul 2011 yilinda kaleme alinmistir. Bunun yerine, su anki Azerbaycan'in durumunu anlatan daha guncel bir yazi yayinlamanizi beklerdim.
Saygilar

Yorum Gönder

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve AJANS BG'nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Мненията на редакцията и на автора/ите могат да не съвпадат.