Nurten REMZİ
Şumnu Kültür Evi Başkanı
ZORUNLU GÖÇ
Üzerinden tam 21 yıl geçti. O, kötü günlerden tam 21 yıl geçti ... Acı, uğraşı, eziyet, hasret, korku dolu…Deliorman, Trakya, Gerlova, Dobruca, Rodoplar’ dan, yüzbinlerce Türk, 1989- da, Bulgaristan' dan göçe zorlandı. Bulgaristan' da yaşayan çalışkan, eğitimli, yetenekli, memleketini seven, hoşgörülü, ama dönemine kızgın ve acı dolu duygularla Türkler göçe zorlandı. Trenlere, arabalarına doluşup ya da yaya olarak Türkiye sınırına yığılmışlardı.Gerçekten de, çok acı günlerdi o, günler. Şiddetli, acı dolu, unutulmayan günlerdi. 1989 Yılında Bulgaristan'dan göçmek zorunda kalmışlardı. Yüzbinlerce insan evini barkını terk edip Bulgar Hükümeti’ n uyguladığı soykırım karşısında Türkiye’ye göç etmek zorunda kaldı. Evet, zorunda kaldı. Geride akrabalarını, sevenlerini, çiçekli bahçelerini, neşeli evlerini, güzel anılarını bıraktı. Onlara karşı baskı, zulüm başta olmak üzere herşey uygulanmıştı. Tarihe kara bir leke olarak düşen utancın izlerini halen üzerinde taşıyan günler. Çoluk çocuk buldukları tüm Türk kökenli vatandaşlarını 1989’da bindirdikleri araçlarla Kapıkule sınırına silkeleyen totaliter rejimin utanç hareketi günleri...
O, Ad değişimi dönemin Bulgar hükümetinin, Hitler' in Almanyası'ndan farkı var mıydı? Türklerin önünde iki şık vardı. Ya isimlerini ve dinlerini değiştirip benliklerini ve tüm değerlerini yitirceklerdi ya da işkencelerden geçecekler, öldürüleceklerdi. Yüzlerce Türk, benliklerini satmaktansa ölmeyi tercih etti. Ve sonrasında da o, kötü uygulamalar başgösterdi modern yaşamın göbeğinde. Türkler, Belene kampında işkencelere maruz kalırken, isimlerini değiştirmeyi kabul etmeyenler öldürüldü, Türkçe konuşturulmuyordu. 1984 yılında Bulgaristan hükümetin Türkler'e yönelik başlattığı asimilasyonu, Haziran 1989'da başlayan, Temmuz’da ve Ağustos’ta devam eden zorunlu göç ile sonlandırmıştı. Acı, uğraşı, eziyet, hasret, korku dolu…Deliorman, Trakya, Gerlova, Dobruca, Rodoplar’ dan, yüzbinlerce Türk, 1989- da, Bulgaristan' dan göçe zorlandı. Trenlere, arabalarına doluşup ya da yaya olarak Türkiye sınırına yığılmışlardı. Bulgaristan' da yaşayan çalışkan, eğitimli, yetenekli, memleketini seven, hoşgörülü, ama Ad değişimi (Bulgarlaştırma) dönemine kızgın ve negativ
duygularla Türkler, göç etti.
Zorunlu göçü unutmak mümkün mü? Sürgün fotoğraflarındaki görüntü ve hafızalar bu utancı ömür boyu unutturmayacaktır. Belleklerde derin iz bırakan bu acı sürgünü unutmak zor. O göç edenlerin yollarda çile ve prişanlığı unutmak kolay mı? Aç, sussuz, alevli yaz günlerinde cayır cayır yananlar...Sevdiklerinden ayrılan ve ağlamaktan gözleri kan çanağı olan genç kızlar,
delikanlılar...Yürüyemeyen ve yollarda sürüklenen, emekleyen yaşlılar... Bir nefes kalanlar... Ağır valizler taşıyan, iten, çeken hamile genç gelinler ve minik çocuklar...Yollarda doğum yapanlar...
O göç edenlerin gözyaşları büyüdükçe sorunları da büyüdü. O göç edenler, sınırlar arasında topraksız çiçekler gibiydi. O göç edenler, umudunu bir an bile kaybetmeden her şeye rağmen hayata tutunmak için tırım tırım ettiler...
Ezikliği, istirabı, özlemi, acıyı, çabayı hatırlatan o, yılların üzerinden dile kolay 21 yıl geçti. Acısıyla, tatlısıyla hatıralarda derin derin izler bırakan göç. Bir film gibi...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve AJANS BG'nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Мненията на редакцията и на автора/ите могат да не съвпадат.
Мненията на редакцията и на автора/ите могат да не съвпадат.
1 yorum:
Sagolun varolun Nureten hanım
Yorum Gönder