İçinizdeki çocuk nerede duruyor?

19 Ekim 2012 Cuma |

"Rüyamda kendimi yonca bahçesinde koşarken gördüm, çocukluğuma geri dönmek istedim ve saçımı ördüm. Ne yük vardı omuzlarımda, ne derdim oyundan başka. Nekadar güzeldi çocukluğum aslında -çocuktum, büyüdüm. Büyüdükçe kendime duvarlar ördüm.."

Bir Gülben Ergen şarkısı bu. Seviyorum Gülbeni - güçlü olduğu için, harika bir anne olduğu için, seyircisine, işine taptığı için, hiç yenilmediği için hayat sınavlarına… Eh, birazcık Başak burcu olduğu için (yani ben) ve sosyal projelerde sürekli yer aldığı için. Kısacası kendime yakın bulduğum için. İlk defa bir yazımı bir gazete yayınlıyor, dolayısıyla hem çok mutlu, hem bir o kadar da heyecanlıyım.

Dinleyecilerim, sevenlerim, sevmeyenlerim, dostlarım bambaşka bir Ajda görecekler burada. Özellikle sahnede görmeye alıştığınız o süslü püslü sanatçı yok olacak. Karşınızda evinde kedisiyle, ailesiyle oturmaya bayılan ,üstünde eşofmanı ve ayaklarında köpek terliğiyle dolaşan bir kızla tanışacaksınız. O çok dobra, neşeli, bazen unutkan, bazen de ufak tefek şeylere kırılan biri. Sevincini bir "Yupppppppiiiii!" ile dile getirebilen, yatağının üzerinde zıp zıp zıplamaya başlayan, fıstık ezmesine ve "Nutella"ya bayılan, hiç diet yapmayan ve müziğe aşık olan. Hayattaki en önemli derslerden biri kendini fazla ciddiye almamak ve içindeki çocuğu yaşatmak. Ben ne kadar başarılıyım ilkinde bilemiyorum ama bu cocuk hiç gitmez o yüzden içim rahat.

Ama biz konumuza dönelim. Nasıl başlasam diye düşünürken yazıma, birden Gülben şarkısı geliverdi aklıma. Neden çocukluğuna dönmek ister çoğu insan? Orada ne var? Hemen cevap veriyorum-huzur ve mutluluk; neşe ve sevinç. Yani olgun insanların eksikliğini hissettiği duygular. Çok stresli bir hayatın içindeyiz, zamanımız hep kısıtlı ve sevdiklerimizle az zaman geçiriyoruz. "Akıllı telefonlar"dan resmimizi yollamayı tercih ediyoruz bir "alo" demektense, Facebook bağımlısı olup oradan mesajlar atıyoruz (buna bende dahilim), kamera görüşmeleri yapıyoruz ziyarete gitmektense ve bu globalleşen dünyada yakınlarımızdan, eşimizden, dostumuzdan uzaklaşıyoruz. İnternet yalnızlığı bizi etkiliyor ve mutsuzluğa yol açıyor. Bugunkü çocuklar ise ne kitap açar oldu, ne "Kızma bırader" oynadı. Ben "Pippi Uzunçorap"ı okuduğum yazları çok özlüyorum halbuki. Sakın yenı teknolojilere karşı olduğumu düşünmeyin ama nostalji işte (çocuk olsaydım düşünmezdim bunları).

Ben henüz anne değilim. Allah nasip ederse olacagım zamanı gelince, fakat endişeliyim biraz bu vurdumduymaz tavırlardan ülkemizin. Evet aile bağları, aile terbiyesi ve "ilk 7 yaş"dediğimiz altın formül karşımızda el sallıyor ama yeterli olabilir mi hayattaki duruşu ve başarısı için?
Ben çocuklarımı uyuşturucudan, erken yaşta sigara içmeye başlamaktan, alkolden ve bir sürü yanlıştan korumak istiyorum. Sabah çıktıgımda trafikte sürekli somurtan, küfreden insanlarla karşı karşıya gelsinler istemem. Televizyonu açtığım zaman "Kızım, yasak kanal bu!" demek istemiyorum bir müzik kanalına denk geldiysek, çünkü malesef şarkıdan ötürü bir "degajeler,megajeler" var, bol bol soyunan bayanlar ve popo sallayan şarkıcılarla doluyor ekran (bi de nasıl hüzünlü, hüzünlü aşk acısını yaşarlar bu şarkıda yarı çıplak, üşümezler mi hep şaşmışımdır).
Sanat ve kültür en alt seviyeye iniyor sitemim buna.Okula gidince de orada gerçekten bir okuma ortamı olsun, çocuklara dersleri sevdirsinler ve sabırsızlıkla yarını iple çeksinler nasıl hayal ediyorum.

Hayvanım var, söylemiştim size. Sofya’da yaşadığım semtte bir sürü kedi ve köpek var. Annemle beraber onları hem besliyor, hem çok seviyoruz, fakat dikkat ettiğim birşey var - insanlar ve çocuklar hayvanları sevmiyor. Onlara 43-45 derece sıcaklıklarda bir kap su vereceklerine, kapılarından kovuyor, mama için gelseler ayaklarıyla tekmelerlerdi herhalde. Hayvanları sevmek önemli, çünkü hem bencil olmamayı öğreniyoruz, hem daha iyi insan oluyoruz. Bu her zaman içinden gelmez bir insanin, ailenin verdiği terbiyeden gelir. Sadece eğitim veya eğitimsizlik değil sorun .İnsan olmak lazım, onu da herkes beceremiyor.

İnsanlığa sığmayan bir konu daha-savaş ve onun kardeşi terör. Huzursuz bir zamanın yolcusuyuz ve bu saldırılar hem çok üzücü, hem canları alırlar, yuva dağıtırlar. Geleceğimiz daha aydın olur umarım ama bu savaşlar beni çok üzüyor ve düşündürüyor.Teröristlerin kalpleri taştan mı? Savaş açıp, onlarca bomba atıp masumu, bebeği öldürenlere ne demeli peki? Bence o insanların adı yok ve hırsları ve nefreti çoktandır o içlerindeki çocuğu öldürüp kanlı bir oyuna alet edilmişlerdir. Siz hala umut var diyorsanız güzel bir gelecek için, lütfen o çocuğu yaşatın. Barış içinde, sevgi ile, farklı olmaktan korkmayarak, cesur yürekleriyle büyüsünler bizden sonra gelen genç nesiller.
Söylemiştim size ben "ne yük vardı omuzlarımda, ne derdim oyundan başka" diye çocukken.

Beni okuduğunuz için teşekkür ederim. Yorumlarınızı çekinmeden paylaşabilirsiniz.

14 yorum:

Adsız dedi ki...

AJDA HANIM, SAMİMİMİ PAYLKAŞIMINIZ İÇİN SAĞOLUN. SİZİ İZLEMEYE DEVAM EDECEZ.

Adsız dedi ki...

yeni yazilarinizi bekliyoruz. almanyadan selamlar.

Adsız dedi ki...

Canım kuzenim ilk yazın olmasına rağmen bence değişik konularda çok başarılı tespitlerde ve değerlendirmelerde bulunmuşsun sanat hayatındaki başarılarına bir yenisini daha eklemiş olduğun için kendi adıma çok mutluyum seni çoookkkk seviyoruz diğer yazılarınıda sabırsızlıkla bekliyoruzz Edirne ve Çorludan sevgilerrr.

Erdinc Kahraman dedi ki...

Türk için ve/veya Türkçe yazan her kalem değerlidir.
Yeni yazılarınızı da büyük bir sabırsızlıkla bekleyeceğiz Ajans BG takipçileri ve okurları olarak.

Adsız dedi ki...

Yorumunuzu merakla okudum ve bütün samimiyetimle sizin hamurunuz da yaratıcılık ruhunu seziyorum.Gelecek vaat ediyorsunuz!Debütünüz biraz uzunca ve karışık olmuş,ama olsun...Ajans BG'nin sıkı bir fanatiği olarak eminim ki büyük tecrübe sahipleri olan Mümin Abi ve Nahit Doğu kardeşlerim sizlere gereken yolu göstereceklerdir.Asıl Ajans BG medya grubunu bu yeni yazarlar ve gazeteciler kazandırma hevesinden ve uğraşılarından dolayı ben ayrıca tebrik etmek istiyorum...

Adsız dedi ki...

Tebrikler,ilk yazi icin hicte fena degil yolunuz acik olsun,Turk oldugumuzu her zaman vurgulamaniz temenisiyle...

Adsız dedi ki...

sahte bir yazi ama yine de emege saygi

Adsız dedi ki...

Tüm samimiyetiyle karşımda oturmuş konuşuyor gibisin Ajda, kirli ve fırsatçı yazarlardan farklı kendin gibi olacağından eminim. Başarılarının devamını dilerim.

Adsız dedi ki...

Hayırlı olsun.Çok içten bir ilk yazı.Diğer yazılarını da merakla bekliyoruz.Sık sık yaz lütfen. İçindeki güzellikler ve çocuk hiç ama hiç ölmesin. Seni çok çok seviyoruzz.

Kadiköy'den sevgiler.
Koray

Sunay dedi ki...

Öncelikle Tebrik Ediyorum Cesaretinden Dolayı.

Allah zihin açıklığı versin sana. Eline, Kalemine Kuvvet.

Nice Güzel Yazılarını Bundan Sonra Bekliyor Olucağız Ajda Hanım.

Saygılar, Sevgiler. :)

SunnY

Adsız dedi ki...

tebrikler ajda hnm içten samimi yazınızı beyendik. bayanların kalemi duygusal olur.duygusallık kadının ruhunda var.bunu yansıtmanız çok doğal.
ajans bg nın takıpçisiyım sizin yazılarınız burda gormek ne guzel
turkçe yazsında ne yazarsa yazsın
KIRKLARELİ

Adsız dedi ki...

BENDE 1 KOPEĞE BAKIYORUM SUREKLI GEÇTİĞİM YOL UZERİNDE GORDUM.HASTAYDI DOĞADA GIDA BULAMAYACAK KADAR HASTA ACIZ DURUMDAYKEN HERGUN SUT URUNLERI ET URUNLERİ GOTURDUM ŞİMDİ İYİLEŞTİ
HAYVANLARI SEVMEYEN İNSANLARI HIÇ SEVEMEZ
ÇOK ETKILENDİM YAZINIZDAN TEBRIK EDERIM BUGUNE KADAR GEÇ KALINMIŞ BİR YAZI
T E B R İ K L E R

meral özcan dedi ki...

Sahnede de,normal yaşamında da hep aynı içten ve samimi..Başarıların daim olsun

Unknown dedi ki...

Beni takip etmenız ve okumanız gururlandırıyor beni!İlk adımlarım daha.Nıce başarılara hep beraber!Benim yanımda olduğunuz için teşekkürler!Allah'a emanetsiniz...

Saygılarımla..

Yorum Gönder

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve AJANS BG'nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Мненията на редакцията и на автора/ите могат да не съвпадат.