KADER

10 Aralık 2012 Pazartesi |


İlk karşılaştıklarında öğrenciydiler. 
Mezun olacakları günü dusunmek bile onlari korkutmaya yetiyordu, cunku bu onlar icin ayrilik demekti. Ikisi de mezun olunca kasabalarina, ailelerinin yanina donup hayatlarina devam etmek zorundalardi, fakat  bu onlar icin ayrilik demekti, cunku aileleri onlarin gorusmelerine bile izin vermek istemiyordu.  Ayri gececek bir hayat dusuncesi bile korkutuyordu onlari.
          Iki sevgili her gun ayni yerde, ayni saatte gorusuyor ve bir dakika bile gecikseler, zaman geçmek bilmiyor, hayat onlar icin duruyordu sanki. Ayrılık düşüncesi bile urpertiyor, korkutuyordu iki sevgiliyi,  ayri kalmak  düşünülemezdi olnlar için.
Birlikte hayaller kuruyorlardı, mutluydular. İkisinin de tek istediği küçücük mutlu bir yuvaydı sadece. Beraber yaşayabilecekleri mutlu ve huzurlu bir yuva.
Mezuniyet günü  gelmişti, ikisi de tahsilini başarıyla tamamlamış olmasina ragmen mutlu degildiler... Asıl mücadele şimdi başlıyordu onlar için. İkisi de yıllarca verilen emeklerinin meyvesini evlerine götürurken  iclerinde firtinalar kopuyor ve kadere isyan etmek istiyorlardi...
          Günler ve hatta aylar geçmişti, iki sevgili birbirini ne görebilmiş, ne de sesini duyabilmişti.  Ayrı geçen ızdırap dolu günlerinde, iki sevgilinin tek teselli kaynağı, gizli gizli gönderdikleri mektuplari olmuştu... Aci dolu yıllar böyle geçmekteydi...
Bir gün yine genç adam, her zamanki gibi sevdiğinden haber getiren  postacının yolunu gözetlemekteydi. Postacı gelmişti ama ona sevdiginden bir haber getirmemişti. Üzüntüsünden yerinde duramıyordu... Sevdiğinin başına bir hal mi gelmişti yoksa, bu düşünce onu çılgına çevirmişti adeta. Bütün gece uyuyamamış, sabahın olmasını beklemişti...
Gün doğmadan postacının yolunu kestiği, köyün başına gitmişti. Çaresiz bekliyordu... Nihayet postacı belirmişti ve genç adama müjdesini vermişti.  Genç adam mektubunu hemen koynuna koydu ve okuyabileceği bir yer aramaya koyulmuştu. Sevdiğinin ellerini öpüp koklarmış gibi onu öptü, kokladı. Bir süre bağrında tuttuktan sonra hemen açıp okumaya basladi... Okudukça gözleri yaşla doluyor ve okuduklarına bir türlü inanamıyordu, genç adam... Sevdiği, ondan vazgeçmesini, ona bir daha yazmamasını, artık başkasını sevdiğini, çok yakında da evleneceğini ve onun da kendisine uygun birini bulup bir yuva kurmasını, yazmıştı.
Dünyası kararmıştı, genç adamın. Okuduklarına inanmak istemiyordu... Nasıl olabilirdi, bu kadar büyük bir aşk, böyle bitemezdi! Bir yolunu bulup onunla mutlaka konuşmalıydı... Onunla son defa görüşmek istediğini yazdığı mektubuna, sevdigini  ”Seninle kurduğumuz hayaller çocukca şeylerdi, gençlik hefesiymiş, geldi geçti. Ben unuttum bile, sen de unut. Geçen hafta düğünüm vardı, evlendim! Üstelik eşimi de çok seviyorum. Lütfen artık beni rahatsız etme...” cevabi onu kalbinden vurmaya yetmişti.
          Dünyası kararmıştı, aylarca kendine gelememisti, perişandı  genc adam. Son mektubunu defalaraca okumuştu, ne kadar inanmak istemese de elinden gelen bir şey yoktu artık. Evliydi sevdiği. Onun mutlu olduğunu bilmek tek tesellisiydi...
Genç adam, ailesinin ısrarıyla evlenmisti. Bir de kızı dünyaya gelmişti. Eşi çok anlayaşlı ve her zaman onu mutlu etmeye çalışan biri olmasina rağmen ilk aşkını düşünmeden edemiyordu, genc adam. Hala onu düşünüyor ve yazdıklarını hatırladıkça gözyaşlarına bir türlü engel olamıyordu...
          Bir gün, postacı isimsiz bir mektup uzatmıştı genç adama. Mektubu eline alır almaz, nedenini bilmediği bir heyecan kaplamıştı bedenini. Bu koku onu hatırlatmıştı...titrek ellerle açıp okumaya baslamisti, mektubu. Yanılmıyordu, mektup yillar gecmesine ragmen bir turlu unutamadığı sevdiğindendi...
          Mektubu okuyunca gözyaşları sel olup akmıştı... Son mektubuyla dünyasını karartan, umutlarini yikan sevdigi meğer hiç evlenmememiş, her anını birlikte kurdukları hayelleriyle geçirmiş... Hastahanede son günlerini  yasarken bile  birlikte gecirdikleri yillarin hayaliyle yasamis...

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Kalemine sağlık gulay.

Yorum Gönder

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve AJANS BG'nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Мненията на редакцията и на автора/ите могат да не съвпадат.