Türkiye Küçük Kaynarca ile Kırım’da hak iddia edebilir mi?

5 Mart 2014 Çarşamba |

Cenk Başlamış
Kırım’ın karışmasından sonra  bazı çevreler Küçük Kaynarca’nın, yani 240 yıllık bir anlaşmanın Türkiye’ye bazı haklar verdiğini ileri sürmeye başladı.
1768-1774 Osmanlı-Rus savaşına son veren anlaşma, özellikle Osmanlı İmparatorluğu tarihinde çok önemli bir yer tutuyor. Tarihçiler, Küçük Kaynarca ile Osmanlı’nın üç büyük devletten biri olmaktan çıktığı görüşünde. Küçük Kaynarca aynı zamanda Osmanlı İmparatorluğu’nun tarihinde ilk kez savaş tazminatı ödemek zorunda kaldığı bir anlaşma: Üç taksitte 15 bin akçe!
Türkiye’nın Kırım’ı kaybetmesine yol açan anlaşma 28 maddeden oluşuyor; metin Rusça, Türkçe ve İtalyanca hazırlanmış, son derece detaylı unsurlar içeriyor. Örneğin 6. madde şöyle:
“Rus elçisinin hizmetinde bulunanlardan birisi hırsızlık veya büyük bir suç işlediği takdirde eşya elçi tarafından beyan olunacak tarzda tamamen geri alınacaktır. Sarhoşluk halinde Müslümanlığı kabul etmek arzusunda bulunanlar İslam dinine kabul olunmayıp, sarhoşlukları geçtikten sonra bu husus elçi tarafından gönderilecek bir adamın yanında tekrar ederse kabul olunacaktır.”
Günümüze dönecek olursak...
İddia o ki, eğer Kırım bağımsızlık ilan ederse Türkiye bölgede hak iddia edebilecek.
Doğrusu, anlaşma metninin ne Türkçesinde ne de Rusçasında bunu açıkça söyleyen bir madde var.  3. madde ise yoruma açık:
 “Kırım, Bucak, Koban, Bedisat, Canboyluk, Yedigün kabileleri ve Tatar toplulukları iki devletçe serbest sayılacak ve hiçbir başka ülkeye bağlı olmadıkları kabul edilecektir. Tatar toplulukları halkın oyu ile Cengiz soyundan seçilen Hanlara katılacaktır. Ayrıca bu topluluklar bir başka ülkeye hesap vermeyecek, iç işlerine ne Rusya, ne de Osmanlı karışamayacaktır. Ancak yeri geldiğinde sadece mezhep işlerinde İslam kurallarına dahil edilecektir.”
Buradan yola çıkarak Türkiye’nin Kırım’ın geleceğinde hak iddia edebileceğini söylemek son derece abartlı bir değerlendirme olur.
Ayrıca, Küçük Kaynarca’dan bu yana 240 yıl geçmiş, köprünün altından çok sular akmış, bugün Rusya Kırım için savaşı göze almış durumda. Üstelik, nüfusu 2 milyon olan Kırım’da 1.2 milyon Rus, sadece ve sadece 200 bin Tatar var.
Kısacası, tarihi belgelerde romantik maddeler arayacağımıza gerçekçi dış politika taktikleri uygulamak ve somut sorular sormak gerekmiyor mu?
 Örneğin, Sovyetlerin dağılması, Ukrayna’nın bağımsızlığını kazanmasından sonra Türkiye kaç Tatar ailenin sürgünden anavatanlarına, yani Kırım’a dönmesine yardım etti?
Bunun yanıtı 1000. 
Evet Türkiye, Süleyman Demirel’in cumhurbaşkanlığı döneminde 1000 Tatar ailenin, yani yaklaşık 3-4 bin kişinin dönmesine yardım etti, o  kadar. 23 yılda sadece 1000 aile. Buna karşılık Rusya, Kırım'da yaşayan yüz binlerce Rus asıllıya vatandaşlık verdi...
Gerçek şu ki, Kırım üzerinde hak iddia etme şansını Türkiye çok önceleri kaybetti. 


0 yorum:

Yorum Gönder

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve AJANS BG'nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Мненията на редакцията и на автора/ите могат да не съвпадат.