Siyah deri montların cebinden hak ve özgürlükler çıkmaz...

24 Eylül 2014 Çarşamba |


Erdinç H. İmamoğlu

Bulgaristan, diğer eski Doğu Bloku Ülkeleri gibi 1989 yılından günümüze kadar sağlıklı bir
şekilde demokrasi geçişini başaramamıştır. Bunun başlıca nedenlerden biri komünist
zihniyet ve bu rejimin uşaklarından kurtulamamasıdır ve her ne kadar değişik gayret ve çabalar gösterilmiş olsa da demokrasi bu topraklara hala uğramadı.
Son 25 yılda gerçekleşen seçimler de bunu gösteriyor zaten, halkın %68’ı seçimlere
iştirak etmiyor.


25 yıllık “sözde demokrasi” insanların umutlarını ve değişim arzularını neredeyse yok
etmiştir. Genç ve eğitimli nüfus, geçim sıkıntısından dolayı dünyanın dört bir tarafına
savrulmuştur. Değişim arzularımızın körelmesinde tek bir suçlu var, o da eski totaliter
rejimden bize miras kalan karanlık örgütlerin, siyah hınzır derisinden imal edilmiş
ceketleri ile tanıdığımız Derebeyleri.
Bu tipler, bırakalım bizim hak ve özgürlüklerimizi sözde koruyoruz demelerini,
uyguladıkları baskı, zulüm ve korkutma metotlarından bütün Bulgaristan toplumu
muzdarip.
Seçimler, Bulgaristan Parlamentosuna yine herkesin bildiği ve tanıdığı, bize eskiden miras
bırakılan siyah kabanlı tipleri seçecek gibi. Eğer halkımız değişim arzusunu, son
seçimlerde görüldüğü gibi, güçlü bir şekilde gösteremez ise, kısır bir döngünün içerisine
girmişiz demek. Bu döngünün ve başıboş savrulmaların tek çıkış noktası yeni bir seçimdir,
nereye kadar ?
Ancak bu sefer tüm halkımız güçlü bir şekilde, korkmadan, oylarını seçim tüccarlarına
satmadan, hür iradelerini kullanarak gerçekleştirebilirler.
Yalnız halkı bu konuda uyandıracak yeni liderlere ihtiyaç var. Halkı motive edecek, korku
ve kaygılarını net bir şekilde giderecek kişilerin artık Bulgaristan siyaset arenasına
çıkmaları elzemdir ve öyle bir Liderin çıktığını görüyoruz o da Hürriyet ve Şeref Halk
Partisi Lideri Korman İsmailov’dur, Aslında bu ülkede sağ görüşlü insanların sayısı
gayet yüksektir, ama onlarda bir şekilde siyaset dışı bırakılıyorlar, 70 yıl bu ülke sol
görüşten ve onların yalakalarından, şakşakçılarından çok çekmiştir, Öyle ki, bir örnek
vereyim, mesela Bulgaristan Türk azınlığın 1944 yılından sonra sosyal hayatları nasıldı ve
1989’dan sonra neler değişti. Cevap: Değişen hiçbir şey yok. Bu insanlar 70 yıl aynı
şeylerle mücadele ediyorlar.
Nedir o “şeyler”, vaatler, 70 yıl sözde siyasetçilerimizin insanımıza vaatleri. Temel
vaatler;
1. Dilde ve dinde özgürlük.2. Asimilasyonun reddi.
3. Jivkov döneminde, baskı ve zulüm ile değiştirilen Bulgar isimlerinin kütükten silinmesi.
4. Bulgaristan Türklerine devlet bürokrasisinde, yüksek kamu kurum ve kuruluşlarında
temsil hakkı (Yönetici veya kurum üyesi olarak).
5. Yargıtay, anayasa mahkemesi, güvenlik güçleri, içişleri ve dış işleri gibi bakanlıklarda
üst düzey görevler.
6. Ekonomik refah, gayrisafi milli hasılat oluşumunda eşit katılım, eşit katılım ve
paylaşım. Türklerin yoğun yaşadığı bölgelerde, sanayi yatırımı ve istihdam yaratacak iş
sahaları açılması.
7. Kültürel özgürlük.
8. Yerel yönetimlerde temsil ve yönetim hakkı.
9. Lozan Antlaşmasında tanımlanan azınlık haklarının, ülkede yaşayan başta Türk
azınlıklar olmak üzere tüm azınlıklara tatbikinin sağlanması.
10.Türk ve ata yadigârı olan Osmanlı Vakıflarının, tüm mal varlıklarıyla, hak sahiplerine
iadesinin sağlanması…
Bunun gibi daha birçok vaat, ilk bakışta aklımıza gelen ve olmazsa olmaz seçmen
talepleridir. İnsanca yaşayabilmenin, korkusuzca yaşayabilmenin temel şartlarıdır bunlar.
Bu vaatleri şimdi günümüzde de yazıyorsam, demek ki, demokrasi denilen şey
Bulgaristan topraklarına hiç uğramamış.
Şimdi soruyorum:
Hak nerede, özgürlük nerede.
Siyah deri ceketlilerin cebinde hak ve özgürlük yok.
Demokrasi de, yine dün olduğu gibi, bugün de başka bir bahara ertelenmiş gözüküyor.


3 yorum:

Adsız dedi ki...

Eyvallah Kardeşim, Afferim.

Adsız dedi ki...

Türk oğlu Türk

Adsız dedi ki...

çok doğru demişsin güzel kardeşim. artık uyanma vakti geldi

Yorum Gönder

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve AJANS BG'nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Мненията на редакцията и на автора/ите могат да не съвпадат.