Neden?

21 Ocak 2016 Perşembe |

Ülkemiz Bulgaristan'da Türk ve Müslümanlara karşı sanki özel, olumsuz kampanya yeniden ve yeniden alevlendiriliyor. Neden? Bundan neden yapılıyor? Bunlardan kim kazanıyor? Aslında nedenleri biliniyor desek, doğru olur, ama karşı tarafı daha iyi anlamak için bu sorular sorulmalı.

Son zamanda, hatta son yıllarda, ısrarla Türk ve Müslümanlarla ilgili gerçekler değil, gerekenler değil, uydurma suçlamalar ve yalanlar medyalar aracılığı sayesinde ortaya atılıyor. 

Son olarak yerli gazetemizde Şumnu Müftülüğü ile ilgili şu makaleyi okudum:

http://topnovini.bg/node/652503

Makaleyi okuyunca, sıradan bir vatandaş olarak, Bulgaristan'da oturan bir Türk ve Müslüman olarak birçok soru beynimde oluştu.

Devletimiz yeterince dini değerlerimize değer ve önem veriyor mu? Hıristiyanlara sahip çiktiği gibi, kendi dini uzmanlarını yetiştirdiği gibi, dini mekanlar ve kurumlar kurduğu gibi, din konulu faaliyetler düzenlediği gibi, kendi dinleriyle ilgili çalışma şartları oluşturduğu gibi, kendi vatandaşı olan Müslümanlara, geçmişte ve şimdi, aynı tarzda, aynı büyüklükte, aynı miktarda destek ve sahip çıktı mı? Çıkıyor mu? Kıyaslayalim. Kıyaslama bunları en iyi gösteriyor.

Bulgaristan'da Türk ve Müslümanların dışında Rus, Ermeni, Yahudi v.b. da var. Onların özelliklerine göre kurumlar, mekanlar, kiliseler de kuruluyor, çalışmalar yapılıyor. Diğer azınlıklardan komşu ve arkadaşlarımız da Rusya'dan, Ermenistan'dan, Müslümanlar gibi, devletimizin kanuni çerçevesinde, başka ülkelerden maddi ve manevi destekler alıyor, bizler gibi, zor da olsa, ayakta durmaya çalışıyor. Araştıralım, kıyaslayalım. Onların da destekleri uzmanları, olmadığından dolayı, dışardan, başka devletten, daha doğrusu Anavatanlarından geliyor. Ama uzman, papaz ve öğretmenleri, maddi destekleri göze neden batmıyor?
Bu okuduğum haberle ilgili sadece sıkıntı yok. O kadar çok olaylar ve soru yaratan durumlar var. İşte, bazılarını anlatayım.

Bizler, Şumnu Kültür Evi olarak ve bendeniz Nurten Remzi olarak yakın geçmişte neler yaşadık, bugün neler yaşıyoruz? Hala mahkeme peşinde zamanımızı, duygu ve beynimizi, gücümüzü sarfediyoruz. Mutsuz ve çaresiz vatandaşa ve topluma, kötülüklere takılan gençlere, ekonomi, kültürel ve eğitim açısından, olumsuzluklar, cinayetler, kötü olaylarıla dibe kadar batmış  devletimizde hala yabancı ülkelere gidemeyen gençlerimize katkıda bulunmak istiyoruz, faydalı olmak istiyoruz, ama olamıyoruz. Maalesef, dürüstçe ve özveriyle çalışanlara yer yok. Neden?

Bilindiği gibi, son 7-8 yılda her defa bizim belediyeye gittiğimde bana şu soru soruluyordu: "Sen neden Türkçe dergi yapıyorsun?" 
Tüm kanuni kurallara uymaya çalışsak da, avukat, muhasebeci ve uzmanlara danışsak da, her zaman, işi mükemmel de yapsak, kusur aranıyor ve kusur bulunuyor. 

Ayrıca sanat, eğitim, kültür, din ve spor konularını içeren Mozaik dergimiz, Türkçe olduğundan dolayi hep göze battı. Oysa ülkemizde Rusça, İngilizce, Ermence, Yahudice...dergi, gazeteler de var, ama bize yapılan baskı onlara yapılmadı. 

Bilindiği gibi, 2012'de kültür evi binamıza 400 w elektrik verildi, genç elemanlarımızı elektrik çarptı. Ölmedikleriyle kaldılar. Çok korktuk. Ama suçlu bulunamadı. O anda tüm bilgisayar sistemimiz yandı. 1-2 güne kadar bilgisayarlarımızı tamir ettik.
Çok zaman geçmedi... 8-10 polis 3 tane bilgisayarımıza el koydu. Elemanımızı uzun uzun sorgulara çekti. "Neden Türkçe?" soruları yoğunlukla soruldu. Elemanımız korkudan işi terk etti.

Daha sonra bana gelir gider kontrolü de yapıldı. Ailem, eşimin ailesi, tüm yakınlarımın gelir giderleri kontrol edildi. Sonuçta, onlara göre gelirim, daha az görünüyormuş giderimden. Gideri listesinde ben, "sigara içen, alkol alan, altın gümüş süs, püs için belli miktar para harcayan". Oysa bunların hiç biri doğru değil, ama büyük cezalar, tabii, bizim cebimize göre büyük cezalar yazıldı.

Bir de, benim maaşım çok az olmasına rağmen ben nasıl hiç durmadan Türkiye'ye gdiyormuşum? Her giriş çıkışımla ilgili liste verildi ve rapor istendi. 
Neden Romanya, Makedonya, Fransa, Azerbaycan, Almanya gidiş gelişlerim kontrol edilmedi? Neden sadece Türkiye?

Ek olarak, katildığım konferans ve festivallerin davetiyeleri, "kanıt değil" imiş. Katildığım toplantı ve faaliyet "programları da kanıt değil" imiş. Onları "kendim de yapabilecekmişim". Artı, yıllarca geri dönüp medya, tv, gazete yayınlarını kanıt olarak,  bulmak da ne olduğunu yaşayan bilir. 

Neden bunlar böyle kontrol yapıyor? Kontrol yapılması sorun değil. Sorun olan, bize yapılan kontrol, diğerlerine yapılmıyor. Bizim dışımızda, bizim gibi olan, bize benzeyen hangi kuruma bu tür kontrol yapıldı? Araştıralım. Kıyaslayalım. Kıyaslamak, doğruları gösteriyor.
Mal varlığımızı da kontrol ettiler. Yarım asırlık oldum,  hiç durmadan çalıştım. Bir çalışan insan olarak, kazandım, biriktirdim, aldım. Fazla bir malım mülküm yok. Neden maddi durumu çok, ama çok fazla olanlara bu tür kontrol yapılmıyor?  Duyduklarımıza bakarsak, o türden olan siyasetçi veya yöneticilere kontrol başlamış, ama belli bir yerden emir gelince kontrol son buluyor. Neden? 

Daha sonra 11 Eylül olaylarımız...Biliyoruz, bu tarih, bir simgedir. 15 yıl öğretmenlik yapan Nurten Remzi, anne, anneanne olan Nurten Remzi, 15 yıldır kültür evinde yoğunlukla çocuklarla çalışan Nurten Remzi, çocuk ve gençlere güzellikler öğretmek için, çıkarısız, beklentisiz ömrünü adayan Nurten Remzi, bazı gazetelerde yayınlandığı gibi "masum çocuk öldüren teröristlerle bağlantısı var" olduğundan dolayı iş yeri, evi, muhasebecisi altüst edildi, elemanları perişan oldu, annesi hastanelik oldu...Neden Nurten Remzi’ye komşuları hala yan yan bakıyor ya da sadece selam verip acele acele gidiyor? Neden "Nurten, seni çok seviyorum, ama...", diyen ve cümlenin gerisini getirmeyen muhasebecisi onunla çalışmaktan vazgeçti? İş yapmak isteyen ve doğru işler yapalara bu tür baskı yapılırsa, halk böyle olmaya devam edecek.
Neden gizli istihbarattan 12-15 kişi geldiken sonra kültür evine çocuk ve gençler, gelmemeye başladı? Neden veli ve çocuklar, "Nurten öğretmenim, sana güvenimiz var, ama gelmekten korkuyoruz", diyor?
Daha sonra, Yeni yıla birkaç gün kala, tantanalı haberler...
Neden parti başkanı bu duruma düştü? Neden bir Türk olarak, Türkiye ile iyi ilişki kurma çalışmaları hainlik oldu? Ruslar, Rusya ile, Ermeniler, Ermenistan’la, Makedonlar, Makedonya ile iş yaparken neden hai olmuyor? Dün biri saygılı başkan idi, bugün ise, tam tersine, aslı olmayan hitap ve suçlamalarda olduğu gibi "hain", "devletini satan", "liderlik yapamayan". Neden akla siğmayacak kadar iğrenç, herkesin kalbini burguyla burarcasına buran bir tarzda başkanlıktan atılıyor? Neden insan hakları dışında olan bir şekilde- gaddarca, alçakça, medyalarda yaygara atarak, demokrasi değil, totaliter bir şekilde? Böyle, bu şeklde liderlikten çıkarılan başkan, ne olursa olsun, acı vericidir, yıkıcıdır... Kim olursa olsun, hatası ne olursa olsun, o lider, çok suçlu bile olsa, ona karşı, bir insan olan insana karşi, bunun yapılması nedir? 
Şimdi de yayınlanan son haber, Müftülükle ilgili. Asliı olmayan, uydurmalarla dolu. Bulgaristan Türklerini azarlayan, küçümseyen, kötü gösteren… Türklere karşı olumsuz duygular uyandıran. Azınlıklar arasında sıkıntı yaratan ve zorluklar yaşatan. Çalışkan, dürüst, memleketini seven, kendi din ve kültürüne sahip çıkan.  İyi terbiye, iyi eğitim özelliklerine önem veren, Türklere psikolojik baskı ve eziyet olan bir medya  yayını yeniden huzurumuzda. 
Neden? Neden bu medya yayınları? Neden bu negativ duygular? Neden bu kadar yalanlar?

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Nurten hanım, İ.Ö.9.YY da yazılanlar şöyle:Rüzgarın yönünü değiştiremediğin zaman,yelkenlerini rüzgara göre ayarla;insanlara göre değil.Çünkü dünya,karşılaştığın fırtınalarla değil,gemiyi limana getirip getiremediğinle ilgilenir.Ara sıra isyana yönelecek olsan da hatırla ki,evreni yargılamak imkansızdır.Onun için,kavgalarını sürdürürken bile kendi kendinle barış içinde ol.Hatırlarmısın doğduğun zamanları:Sen ağlarken herkes sevinçle gülüşüyordu.Öyle bir ömür yaşa ki,öldüğün zaman herkes ağlasın,sen mutlulukla gülümse.Sabırlı ol,sevecen ol,erdemli ol.Eninde sonunda bütün servetin kendinsin,sensin.Kendiliğinle ve öz benliğinle görmeye çalış ki,tüm çelişkilere rağmen dünya yine de insanoğlunun biricik güzel mekanıdır.Bu dünyada bırakacağın en büyük miras onur ve DÜRÜSTLÜKTÜR.Bağışla ve unut.Ama kimseye teslim olma.Saygılarımla.

Yorum Gönder

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve AJANS BG'nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Мненията на редакцията и на автора/ите могат да не съвпадат.