Bu soruyu duyunca deli oluyorum. Sofya doğumlu ve yine başkentin göbeğinde büyümüş 14 yaşındaki kızımın Türkçe konuşuyor olması, neredeyse bir mucize sanki. Büyük şehirde yaşarken Türkçe konuşma yasağı mı getirildi, ne? Şehirli çocukların Türkçe konuşuyor olması sanki suç sayılır. “Aman kafası karışmasın”, “Aman okulda Bulgarcasını etkilemesin, İngilizcesi var, yorulmasın, şaşırmasın, Türkçe konuşmaya utanıyor, sıkılıyor”- ister inanın, ister inanmayın bunlar her gün karşılaştığım mazeretler. Bunu söyleyenler de annelerdir. Bir de Anadili diyoruz! Ana sütüyle beraber, ben kızıma anadili sevgisini de aşılamadıysam, yazıklar olsun bana, annelik vazifem yarıda kalmış demektir.
Çocuğunuzun Türkçe konuşuyor olması onu diğerlerinden daha zengin, daha birikimli, daha bilgili bile yapacaktır. Okulda ve sokakta dışlanmasın diye, özünden uzaklaştırmak mı istiyoruz evlatlarımızı? Çok yanlış yoldayız! Anadili ve kimliğiyle barışık bir çocuk, toplumda da daha huzurlu, okulda daha başarılı, büyüdüğünde de hayata daha hazırlıklı bir kişi olacaktır. Sofya’da okulunda tek Türk öğrenci olan kızımla evde sadece Türkçe konuşurken, Bulgar eserleriyle birlikte, Türk çocuk edebiyatı da okuturken içim çok rahat. Eminim ana dili Türkçesi ile, babasının yurt dili Yunanca ile, vatan dili Bulgarca ve okulda öğrendiği bir iki yabancı dille o benden, sizden ve anadilinden sakınan yaşıtlarından çok daha kozmopolit ve özüne sadık bir yetişkin olacaktır gelecekte.
Kafası da karışmaz inanın zamane çocukların, evde Türkçe konuşuyor olması, sınıf birincisi olmasını da asla engellemez. Bilge bunun canlı kantı. Ukalalık yaptım belki, ama sadece gözümün önündeki örneği vermek istedim. Bu ara “Aa, kızın Türkçe biliyor mu” sorusunu duymaya devam ettikçe, yakında komplekslerimizden sıyrılamayacağımız gibime geliyor.
* * * * * * * * *
Merlin, Arel, Denis, Melisa’nın Ayşe, Fatma, Mehmet üzerindeki galibiyeti
Geçenlerde bir arkadaşımın oğlu oldo, adını Arel koydular. İsmin anlamı nedir, ne değildir, derken, kafamı kurcalayan birşeyi sizinle paylaşmak istedim.
Modern yaşam koşullarında genç Türk aileleri, Bulgar toplumundan fazla farklı görünmeme arzusuyla yeni bebeklere de birbirinden ilginç isimler seçer. Özellikle kentlerde yaşayanlar, “Çocuğum ileride zorluk çekmesin” veya “Bulgarlar daha rahat telafuz etsin” diye belki, geleneksel Türk isimleriyle yakından uzaktan ilgisi olmayan adlar koyuyor çocuklarına.
Şehirli olmanın bir seçkin belirtisi olarak algılanıyor “Bulgarcaya” yakın isim seçmek.
Arel mi dersin, İrel mi, Merlin mi, Erik veya Denis... İisim seçme özgürlüğü gibi bir hakka diyeceğim yok, ama bütün bunlar bizim önyargılarımız ve komplekslerimizin bir işareti. Topluma kendini kabul ettirmenin yolu ve çoğunluğun bir parçası olma anlayışımıza güzel Türk isimlerini kurban ettik galiba. 1985’te Kalaşnikov zoruyla Savina Ananieva Davidova oldum ya ( ne isim ama, Bulgarca dışında herşeye benziyor) – şimdi hiç böyle bir baskıcı ve şiddet politikasına gerek yok- çünkü biz kendimiz gönül razılığıyla kimliğimizi gizlemeye can atıyoruz.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve AJANS BG'nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Мненията на редакцията и на автора/ите могат да не съвпадат.
Мненията на редакцията и на автора/ите могат да не съвпадат.
7 yorum:
Teşekkürler!
Harikasiniz! Aynen sizin gibi dusunuyorum ve dusuncelerimi'de uyguladim cocugumda! Bulgarcasi harika, turkcesi super, ingilizce CAE, ve amancayi'da simdi ogreniyor! Ve okul birincisi.Korkmayin, ogretin cocugunuza ana dilini, cocuklar zeki'dir! Turklugunden utanmamasini ogrettim cocuguma ve hatta gurur duymasini! Hic bir sey kaybetmedi bundan ve arkadaslari tarafindan cok sevilen bir kizdir!
Yazinizi cok begendim Sevda hanim.Cok dogru soylemishsiniz.Teshekkur ederim!!!Benimde bir kizim var,adi Sevda.
bunları yaşamamış olsak da buna benzer söylentiler yaşadık.önemli olan bunları aşıp hayata devam etmektir.saçlarımız kesilince önümüze dökülür ve o zaman görürüz rengini.
SIZLERI TEBRIK EDIYOR VE CANI GONULDEN KUTLUYORUM NE MUTLU TURKUM DIYENLERE
saygıdeğer sevda,
güzel sunum, yazılarını tebrik ederim.
çok acı veren bir konuya değinmişin.
evet...Türkçe konuşmak ve bilmek bugün "neredeyse bir mucize sanki."
izninle Mozaik dergimize de bunu yansıtmak ve bütün Bulgaristan'da tanıtmak isteriz.
haberin vardır, anadilimiz ile ilgili sadece şimdiye kadar olduğu gibi, siz veya biz çalışarak değil, herkesi bir araya getirerek çok önmeli çalışmalara başladık. şumnu'daki düzenlenen, hem 18, hem de 25 şubat 2012 Anadilim Türkçem Kutlamalarına sizi, ekibinizi ve ilgisi olan herkesi davet ediyoruz.
Daha ayrıntılı bilgi web sitemizden alabilirsiniz:
mozaikdergisi.com
Anadili Türkçe olan herkese başarılar!
nurten Remzi
Ellerine saglik cok guzel bir yazi olmus
Yorum Gönder