Aramizdaki Kubadinskilere veda zamanı geldi

Geçenlerde birileri Sofya'daki Meclise kahve içmeye gitmiş, fakat bizim kendini çok beğenmiş ve illah sanan iki ülkenin bir işe yaramayan kazion takımının yaygarası hala Marmara denizinin çalkantısına neden olmaktadır. Millet ise bu teatroya gülmekten kırılıyor. Olamaz efendim, kendilerinden başka kimsecikler Ankara'nın ve Sofya'nın VİP kapılarından içeri adımını bile atamaz...

Önümde ihale takipçisi ve yüzde yirmi komisyoncusu olarak bilinen bir tosuncuğun bu konularda karaladıkları duruyor, hiç utanmadan bu omurgasız, bizim gencecik ve iyi niyetli kardeşlerimizi rencide etmeye kalkışıyor, hatta siyasi ve diplomatik çevrelere uyanık olmalarını tembihliyor, yersiz ihbarlarda bulunmaktan da kaçınmıyor. Ne kadar da ucuz manipulasyonlara başvuruluyor?

Bunlar gerçekten halktan kopmuş ve sanıyorlar ki toplumumuzun arasında hiç eğitimlisi ve bilgilisi yok.Sanki dokuz aydır başkası değil de, ben Başbakanlık makamı önünde boşuna randevu beklemekteyim!Ya da neden 120 000 Türk öğrencimizin sayısı bu yıl 20 000 düştü ve onlara da bir levalık tutarında birer alfabecik temin edilemediğinin nedenlerini de bilmiyoruz.Göçmen camiasını yakından ilgilendiren ve Ankara'da hazır bekletilen emeklilik yasa tasarısına, sayın Rifat Sait'i kendi vekilimiz seçtiğimizde mi onay çıkacak?

Hiç düşündünüz mü acaba günümüzde neden 120 Belene sürgünü aranıyor safsatası herkese yutturuluyor,fakat kimsecikler öldürülenlerden,kayıplarımızdan,işkence görenlerden,evlerinden koparılanlardan,hele de 2000 den fazla mahpus zindanlarının ölüm hücrelerinde gece gündüz işkence ve azap içinde bırakılanlardan söz etmiyor.

Gospodin Başsavcı, önünüzde o siyasi mahkümlerin listesi yok mu?O 120 sürgün edilenin adresi ise yalnız 24 saat içinde sizin büronuzun üzerine kondurulamaz mı? Sanki o adreslere ulaşılsa değişen bir şey olacak...

Önce insan aynanın karşısına geçer ve kendi suratını bir inceler.Ben başkaları için neler yaptım sorusunu kendisine sormaz mı?Neden acaba hala nemli ve karanlık zemin katlara itaat edilmektedir.Olay var olan düzenin yıkılmamasından ibarettir.Bulgaristan Türkü hala birilerinin elinde oyuncak ve koz. Güya ipleri bizler tutuyoruz, fakat o ince ve yağlı ipi oynatanlar bir tek kendi menfaatlerinin peşinde olan yabancılardır. Aynısı bütün Bulgaristan siyaseti için de geçerlidir. Bizler kendi bağımsız örgütlerimizi kuramadığımız müddetçe ve diğer etnosların temiz oluşumlarına ortak olmadıkça adımızın esamesi bile okunmaz. Öz kardeşlerimize düşman gözüyle bakılmaktadır ve bizim hak ve çıkarlarımıza karşı duranlarla sarmaş dolaş olunmaktadır.Bizler çoktandır o meşhur Vatan Cephelerine (OF'eye yani)ihtiyaç duymuyoruz.Aramızdaki Kubadinski'lere veda etme zamanı çattı!Güya zaman birlik ve beraberlik zamanıymış! Saltanatın emrinde olacakmışız. Saraylara yeniçeri ve cariyeler gönderecekmişiz! Mayorların kanlı cizmelerini boyamaya devam edecekmişiz! Garibanlar sürünmeye mahküm,sultancıklar ise köpük banyolarına...Birileri;" Oylarınızı komunist ve Bulgar Cumhurbaşkanı adayına vereceksiniz!"diye tepinirken,diğer taraftan totaliter zihniyete uşaklık yapmayanlar Türk oğlu Türk olan demokrat Cumhurbaşkanı adaya parmaklarını kımıldatmadan 40 000 oy kazandırıyorlar.Yirmi yıldır gönüllerimiz boş kaldı,göz yaşlarımız göl oldu,ama bir tek şuur ve vicdan yoksunu takımının cepleri doldu...