Gönül ister ki tek Türk partisi olsun ama demokrasi de çalışmalı

Kasım Dal, 11 Ocak 2011 tarihinde organizasyon işlerinden sorumlu genel başkan yardımcısı görevinde bulunduğu Hak ve Özgürlükler Hareketi Partisi’nin (DPS) bölge teşkilatlarına gönderdiği mektupta, son dönemde parti içinde denge kaybı ve izolasyon yaşandığını belirterek, bunun için ilk başta parti lideri Ahmet Doğan’ı suçladığını belirtmiş, partiyi bölmek veya yeni bir siyasi oluşum peşinde olmadığını vurgulamıştı.

Dal, en kötü olarak nitelediği durumun ise partililerin liderleri Ahmet Doğan’dan gücü ve insanları peçete gibi kullanmayı öğrendiklerini göstermiş ve Doğan’da partinin kuruluştaki  ‘ortak gaye’nin yerini hızlı bir şekilde zenginleşme gayesi aldığını söylemişti.

Kasım Dal’dan önce de istifalar olmuştu ancak Dal’ın istifa etmesi dengeleri zorlayacak nitelikteydi. Üstelik Bulgaristan’ın iç siyasetindeki dağılım, Türkiye’nin dış politika bağlamında Balkanlar’a daha kapsamlı eğilmesi ve 1990 yılından sonra yerleşmiş dar kalıpların dışına çıkacağının işaretlerini vermesi Dal’ın istifasını daha da kritik hale getirdi. 

Dal’ın istifası bir yana, HÖH son yıllarda seçmeninde biriken tepkinin boyutunu ölçemedi ve hesaplamayı oy sayısıyla yapmaya kalkıştı. Oysa oy sayısı parti politikalarından memnuniyeti değil, daha çok çaresizliği ve seçme hakkının olmamasını gösteriyordu. Evet, Bulgaristan’da resmi kayıtlara göre HÖH dışında yaklaşık 250 parti daha var ancak Türklerin başka bir partiiye oy vermesi imkansız çünkü HÖH Türklerin partisi. Bakmayın iç kullanım gereği etnik parti değiliz laflarına. Türkler olmadan HÖH’ün adı bile kalmaz.

HÖH’ten başka oy verecek partisi olmayan yüzbinlerce Türk ister istemez yine oyunu bu partiye verdi. Neticede yüzbinlerce Bulgaristan Türkünün seçim hakkı elınden alınarak partinin yürüttüğü siyaseti onaylamasa da sandıkta yine HÖH demeye mahküm edildi.

HÖH yöneticileri bu kıskacı bilerek kullandı. Hatta ‘beğenmiyorsanız başka partiye gidin’ denildi. Beğenmiyorsanız fikrinizi söyleyin birlikte değiştirmeye çabalayalım demeleri beklenirken yöneticilerin çoğu sanki parti babasının malıymış gibi ‘beğenmiyorsanız gidin’ dedi.

Oysa kimsenin gitmesi gerekmiyordu, halkın yani Türklerin ortak istekleri doğrultusunda çaba harcanması gerekiyordu. Bunun yerine ise yapıcı eleştiriler bile düşman olarak gösterildi ve bölücü damgası yedi. HÖH kolay ancak çıkmaz yolu seçti. Aslında seçmedi, saptı. Kuruluş amacından saptı ve zamanın akışını hala 1990’lı yıllara endeksli sandı. Bu sapma Türklerin beklentilerini ve bölgesel değişimleri 2000’li yıllara taşıyamamasına neden oldu. Kısacası 90’lı yılların kalıpları 2000’li yıllara dar geldi ve çatladı.

Kasım Dal, istifasının ilk günlerinde yeni bir parti kurmayacağını, HÖH’teki değişimi ‘tabandan yukarı doğru’ gerçekleştireceklerini söyledi. Oysa ki, bunun olamayacağını en iyi bilmesi gerekenlerden birisi oydu. Çünkü HÖH lider partisi; seçmenin istekleri değil, liderin istekleri kayıtsız şartsız ağırlık teşkil eder. Tabi parti içi demokrasi (özgürlük) tüm partilerde olduğu gibi HÖH içinde de yok denecek kadar az. Kendilerini seçecek delegelerin seçiminde etikili olan parti liderleri kendi partilerinde neredeyse diktatör gücüne sahip. Bu nedenle, siyasette önemli bir rol alıp farklılık yaratabilmek için yapılacak en önemli rekabet parti liderinin gözüne girebilme rekabetidir. Teşvik mekanizması bu şekilde ayarlanmış bir kurumda farklı görüşlerin zenginliği değil, liderin destekçisi olmak ön plana çıkar. 

HÖH’te rekabet dışa, seçmene ve beklentilerini gidermeye dönük değil, parti içine dönük olunca siyasi etkinliği sağlayacak gerekli şartlardan birisi çiğnenmiş oldu.

Kasım Dal’ın kuracağa yeni parti siyasete rekabet getirir mi ve bu rakabet değişen ihtiyaç ve gereksinimlere fayda sağlar mı şimdiden söylemek zor. Ancak HÖH’ün aynı HÖH olamayacağı kesin.

Umarım siyasette rekabet nezaketi ötelemez ve Bulgaristan Türkleri iki Türk partimiz var diye övünebilirler. Nedeni çok basit; ne Kasım'ın, ne de ki Ahmet'in partisi var, Bulgaristan Türklerinin partisi var.  

Makedonya büyükelçisinin yıllar önce söylediklerini unutmam: 'Gönül ister ki tek Türk partisi olsun ama demokrasi de çalışmalı'



DİĞER YAZILARI:
-Bulgaristan'ın 'kırmızı çizgileri'
-Türklere ait kuruluşlar nerede diye sorsam ayıp olur mu?

-Azıcık saygı aranıyor-Bulgar medyası ülkedeki Türklere sansür uyguluyor